Son bir kaç aydır Türkiye’de yaşanan acı olaylar, Türkiye’nin, çok tehlikeli bir biçimde, toplumsal gerginlik ve çatışma ortamına sürükleniyor olması Avrupa’da yaşayan Türkiyelileri de haklı olarak endişelendiriyor.
Büyük acı ve üzüntü veren bir olayla karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Ancak ne var ki, böylesi bir ortamda Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey, toplumsal sağduyuyla, sorunun gerçek çözümü doğrultusunda adımlar atılmasıdır. Unutulmasın ki, bugüne kadar “kanı kan ile yıkama”nın, kimseye bir faydası olmamıştır. Bu yüzden, herkesin, özellikle de ülke yönetiminde sorumluluk taşıyanların, gelişmelere sağduyu ile yaklaşmasının büyük önemi vardır. Ancak ne yazık ki devlet yöneticilerinden ve bazı parti merkezlerinden yapılan açıklamalar ve medyanın kışkırtıcı tutumu da gidişatı hepten tehlikeye sokacak, Türkiye’yi uçuruma sürükleyecek mahiyettedir.
Zaman, sağduyu ve yeni kayıpları önleme sorumluluğu gösterme zamanıdır!
Sorun Kürt sorunu olmasına rağmen, bu sorunun adının konulmaması için özel çabaya girilmesi, sorunun “terörle mücadele”, yaklaşımlarıyla açıklanması, hiç bir çözüm getirmemiştir. Kürt sorununa demokratik bir çözüm yolu aranmamasının faturasını Türküyle, Kürdüyle Türkiye’nin insanları ödemeye devam ediyor. Adına ne denirse densin, çatışmada yaşamını yitiren Türk ve Kürt gençlerinin ocaklarına ateş düşmüş, acılar dayanılmaz düzeye varmıştır.
Çözümü Türkiye toprakları yerine ABD veya Irak’ta aramak, gerçekleri ters yüz etmektir. Terör ve şiddetten bezmiş halkın öfkesini kendi kardeşine yöneltenler Türkiye’ye kötülük yapmaktadır.
Tüm halkların eşit ve kardeşce yaşayabileceği bir Türkiye mümkündür!
Türkiye topraklarında yaşayan tüm halkları kendi dilleri ve kültürleriyle kabul etmek sorunları çözecek, birlikte yaşamı kolaylaştıracaktır. Herkesi Türk milleti olarak ilan etmek ve böyle yaşamaya zorlamak, birlikte yaşamın koşullarını zora sokmaktadır. Daha büyük acıları önlemek için, öncelikle yapılması gereken, toplumsal gerginliklere yol açan “tansiyon”un düşürülmesidir. Kürt sorununun en sağlıklı biçimde tartışılarak, Türküyle, Kürdüyle halkların kardeşliği ve eşitliğine dayalı demokratik çözüm yolunu açacak adımlar atılmalıdır.
Avrupa’dan barışa ve kardeşliğe destek verelim!
Bazı kurum ve kuruluşların Türkiye’de yaşanan olayları Avrupa sokaklarına taşıma girişimlerinin barışa ve kardeşliğe ihtiyaç duyan Türkiye’ye hiç bir katkısı olamaz. Aksine senelerdir yaşadığımız ülkelerde iş için, çocuklarımızın geleceği için, insanca koşullarda yaşamak için birlikte mücadele eden Türk-Kürt, yerli-yabancı emekçilerin birliğine, mücadelesine zarar verir. Türküyle, Kürdüyle tüm emekçileri sağduyulu olmaya, savaş çığırtkanlığı eşliğinde, düşmanlık çağrıları yapanlara itibar etmemeye çağırıyoruz. Türk ve Kürt halklarının acılarından çıkar sağlamaya çalışan başta emperyalist güçler olmak üzere, ayrımcılığı ve kini körükleyen politikacılara inat, kardeşliği ve dostluğu geliştirelim. Türk ve Kürt halkının eşit ve kardeşce, demokratik bir Türkiye’de yaşamak için verdikleri çabaları destekleyelim.