1 Eylül, Hitler faşizminin Polonya’ya saldırarak İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı gündür. İkinci Dünya Savaşı milyonlarca insanın yaşamına mal olmuş, milyonlarcasının evsiz barksız kalmasına neden olmuş, insanlık tarihinin en kanlı ve barbar paylaşım savaşıdır. Bunun için bütün dünyada savaşa ve silahlanmaya karşı olanlar 1 Eylül de ‘savaşa ve faşizme karşı’ taleplerini dile getirmektedir.
Bugün emperyalist ülkelerin silahlanmaya ayırdıkları bütçeler İkinci Dünya Savaşı dönemi düzeyine ulaşmıştır. Sadece 2017 yılında dünyada silahlanmaya ayrılan para 1 trilyon 400 milyar Dolar’ı geçmiş bulunmaktadır. Silahlanmada 716 milyar Dolar’la ABD emperyalizmi başı çekmekte. Ve NATO ülkelerinin almış olduğu bir kararla, silahlanmaya ayrılan bütçeler önümüzdeki yıllarda da hızla artırılacak. Her NATO ülkesi silahlanmaya ayırdığı bütçeyi milli gelirinin yüzde 2’si düzeyinde artıracak. Bugün emperyalistlerin elinde bulunan silahlar bile dünyayı 50 kez yok etmeye yetecek düzeyde olmasına rağmen, emperyalistlerin silahlanma yarışına girmesinin esas nedeni, yeni bir paylaşım savaşıyla dünyayı ve insanlığı yeni bir felakete sürüklemek içindir. Buna dur demeliyiz. Savaş ve silahlanmanın asıl kaybedeni bütün dünyada işçiler-emekçiler-yoksul halklardır. Kazanan ise silah tüccarları ve emperyalist tekellerdir.
Bugün dünyanın 36 bölgesinde savaşlar devam ediyor. Bu savaşların sonucu olarak 69 milyon insan aç sefil kalarak yerini yurdunu terk edip mülteci durumuna düşmüştür. Emperyalist çıkarların sonucu ortaya çıkan bu savaşlar yüzünden mülteci konumuna düşen insanlara kapılar kapatılarak, açlığa, yoksulluğa ve ölüme terk edilmektedir. Dünyanın dört bir yanında yeniden palazlanan ırkçı-faşist partiler de bu durumu suistimal ederek, halkları düşmanlaştırmaya, ırkçılığı-faşizmi yaygınlaştırmaya ve mülteciliğin asıl nedeninin emperyalist politikalar olduğunu gizlemeye çalışmaktadırlar.
Bugün bütün dünyada yoksullar ve zenginler arasındaki uçurumun bu kadar derinleşmesinin nedenlerinden birisi de emperyalistlerin silahlanma yarışı ve bölgesel savaşlardır. Dünyadaki en zengin 7 kişi, dünya nüfusunun yarısından daha fazla mülke sahiptir. Bütçeler yoksulluğu yok etmek için değil, silah tüccarlarının ve tekellerin daha fazla kar elde etmesi için harcanmaktadır. Almanya da silahlanmaya ayırdığı bütçeyi her sene artırıyor; 35 milyar Euro olan silahlanma bütçesinin, 2024 yılına kadar 75 milyar Euro’ya çıkarılması hedefleniyor. Diğer taraftan Almanya dünyanın 17 bölgesine askeri güç göndermiş durumdadır. Bu nedenle dünyada yaşanan savaşların, yoksulluğun, sömürünün derinleşmesinde önemli derecede rolü olan devletlerden biri de Almanya’dır.
Ülkedeki barış hareketleri, sendikalar, demokratik kurum ve kuruluşlar Almanya’nın silahlanmaya ayırdığı bütçenin artırılmasına karşı kampanya başlatmıştır. Silahlanmaya ayrılacak bütçenin, eğitime, sağlığa, konut yapımına, yoksullukla mücadeleye ayrılmasını talep etmektedirler. Göçmen emekçiler olarak bu mücadeleye destek verelim. Üretilen her silah savaş ve faşizm tehlikesini biraz daha büyütmekte, silahlanmaya ayrılan her kuruş emekçilerin yoksullaşmasını, geleceğinin tehlikeye girmesini beraberinde getirmektedir. Savaşa ve silahlanmaya karşı mücadele aynı zamanda bugün yaşamımızı sürekli zorlaştıran ırkçı-faşist örgütlere karşı da mücadele anlamı taşıyor.
Savaş ve silahlanmayı, ancak bundan hiç bir çıkarı olmayan işçiler-emekçiler durdurabilir.
Tüm emekçileri 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde savaşa ve silahlanmaya karşı çıkmaya, Alman barış hareketlerinin, sendikaların barış gününde düzenleyeceği etkinliklere katılmaya;
Silahlanmaya karşı başlatılan imza kampanyasına imza vererek, imza toplayarak destek barış mücadelesini güçlendirmeye çağırıyoruz!
(Kampanya ve 1 Eylül etkinlikleri konusunda federasyonumuzdan, sendikalardan ve www.abruesten.jetzt sitesinden bilgi alınabilir.)