Rusya 24 Şubat’tan bu yana Ukrayna’ya karşı savaşı sürdürüyor. Savaşın ilk iki haftası içinde 2 milyon Ukraynalı ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bugüne kadar kaç kişinin katledildiği, kaç kişinin yaralandığı konusunda somut veriler bile yok.
Savaşın derhal durması, Rus ordusunun geri çekilmesi, açılan yaraların sarılması ve kalıcı bir barışın sağlanması için diplomatik görüşmelerin kararlılıkla sürdürülmesi gerekiyor.
Milyonlarca insan her gün bombalar altında inlerken Federal hükümet savaş ortamını fırsat bilip önceki hükümetlerin yıllardır yapamadıklarını bir gün içinde yapmaya çalışıyor.
Hükümet, Federal Mecliste 27 Şubat günü yapılan oturumda, askeri bütçeyi derhal “yüzde 2’nin üzerine çıkarma“, daha hızlı ve kapsamlı silahlanması için 100 milyar euro hacminde “özel servet” fonunu anayasada güvenceye alıp ordunun emrine sunmayı önerdi. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını gerekçe gösteren Başbakan Olaf Scholz, “Bundan böyle her yıl GSYH’nin (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) yüzde 2‘sinden fazlasını savunmamıza yatıracağız” diye açıklama yaparak sürekli bir fon olduğunu da vurguladı.
Bu şu anlama geliyor: 2022 için planlanan 50,3 milyar euroluk “savunma bütçesi”, en azından 71,4 milyar euroya çıkacak ve bunun üzerine 100 milyar euro kapsamında “özel fon” gelecek. Yani silahlanma için 171,4 milyar euro hazır ve bu ihtiyaca göre artabilecek!
ALMANYA SİLAHLANMAYA EN FAZLA PARA HARCAYANLAR ARASINDA!
Bugüne kadar Almanya, silahlanmaya en fazla para harcayanlar arasında yedinci sıradaydı. Scholz’un planları hayat bulursa ABD ve Çin’den sonra silahlanmaya en fazla bütçe ayıran üçüncü ülke konumuna gelecek!
Almanya zorunlu askerliği bir süre önce kaldırılmıştı. Çıkan savaşı fırsat olarak değerlendirmek isteyen hükümet, yeterli sayıda askere sahip olmak için zorunlu askerliği yeniden gündeme getirdi. Oysa NATO’nun en fazla askere sahip dördüncü ordusu Alman ordusudur!
Anlaşılan SPD/FDP/Yeşiller hükümeti için bunlar da yeterli değil: Federal Maliye Bakanı Christian Lindner, “Almanya’nın, Avrupa’daki önemini ve sorumluluğunu yansıtacak bir ordu” istediğini belirterek, ‘10 yıl içinde Avrupa‘nın hareket kabiliyeti en hızlı ve vurucu gücü en yüksek donanımlı ordusunu istiyorum!
Bu sözler barış isteyenlerin değil, ancak savaş isteyenlerin söyleyebileceği sözlerdir. Daha fazla silahlanma daha fazla savaş politikasıdır!
MECLİS KÜRSÜSÜNDEN SİLAH SİPARİŞİ!
Başbakan Scholz silah siparişlerini meclis kürsüsünden vermekten geri durmadı: Kullanımdaki savaş uçaklarının ve tankların yeni modelleri Fransızlarla geliştirilip-üretilecek. Yeni savaş uçakları kullanıma hazır oluncaya kadar ‘eurofighter’ modeli geliştirilip, kullanılacak. İsrail’den “Heron” modeli SİHA, ABD’den ise nükleer silah taşımak üzere F-35 modeli savaş uçakları ısmarlanacak.
Başbakanın savaş bütçesini yükseltme planlarını açıklamasının ve meclis kürsüsünden silah siparişi vermesinden bir gün sonra on silah şirketinin temsilcisi savunma bakanlığına toplantıya çağrıldılar. Aynı gün Almanya’daki bütün silah şirketlerinin hisseleri borsada tavan yaptı.
27 Şubat günü yapılan oturumda sermayeye bir müjdeyi de Federal Ekonomi Bakanı Robert Habeck verdi. Almanya’nın ve dost ülkelerin Rusya‘ya yönelik onlarca yaptırım kararları aldığını söyleyen Habeck, “Bu yaptırımlardan zarar görecek Alman şirketlerine her türlü yardımı sunacağız” dedi. Hükümet, sermayenin savaş politikalarından zarar görmemesinin de garantörü oldu.
SİLAHLANMA BARIŞ GETİRMEDİ – HİÇBİR ZAMAN!
“Alman topraklarından bir daha asla savaş çıkmasın!” İkinci dünya savaşından sonra söylenen bu söz uzun yıllar olduğu gibi bugün de işçi ve emekçiler açısından tartışmasız geçerlidir. Daha önce olduğu gibi bugün de yüzbinlerce işçi ve emekçi savaşa karşı barış şiarları altında alanlara çıkıyorlar. Berlin, Hamburg, Köln, Münih ve başka şehirlerde yüzbinlerce insan ‘savaşa hayır!’ diyerek sokaklara çıktı.
Fakat bugün hükümet ve silah tekelleri barış için sokağa çıkanları kendi emellerine alet etmeye çalışıyor; savaş ve saldırı örgütü olan NATO savunuculuğu eşliğinde, bütün medya organlarında barışın daha fazla silahlanma ve daha fazla asker ile sağlanabileceği ileri sürülüyor. Alman emekçiler bunun doğru olmadığını, daha fazla silahın barış değil, savaş getirdiğini biliyorlar.
EĞİTİME VE GELECEĞE, SAĞLIK VE SOSYAL GÜVENCEYE!
Silahlanmaya yüz milyarları ayırabilen hükümet korona salgınına rağmen 2021 yılında 22 hastaneyi tamamen ve 17 hastaneyi kısmen kapattı. 2022 yılında ise 31 hastanenin kapatılması kararlaştırıldı, 17 hastane kapatılma tehdidi altında. Okulların durumu, eşitsizliğin gittikçe derinleştiği eğitim sistemine acil yatırımın önemi gene pandemide daha net yaşandı.
Hartz IV yardımlarını yükseltme talebi geldiğinde bunu yıllarca tartışan ve sonunda komik artış rakamlarını açıklayan, hastaneleri kapayan, sağlık emekçilerinin daha fazla ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi taleplerine, eğitim sendikasının eğitim alanındaki taleplerine kulaklarını tıkayan hükümet, silahlanma bütçesini Anayasaya alarak adeta otomatiğe bağlıyor!
DİDF olarak; orduya ayrılan 100 milyar euroluk fonun iptal edilmesini talep ediyor, tüm göçmen emekçileri yerli emekçilerle birlikte buna karşı durmaya çağırıyor, silahsızlanma ve savaş bölgesine silah gönderilmesinden derhal vazgeçilsin diyoruz!
Bildiriyi indirmek için: