Bu boş bir dilek değil, 2018 yılındaki gelişmelerin bize gösterdiği bir gerçektir. Zira 2018 yılının başlarındaki tablo daha karamsar şekilde emekçilerin önünde dururken, senenin ikinci yarısında artan hak arama mücadeleleri emekçilere mücadele yolunu göstermeye başladı.
Fransa’da yedi haftadır süren ‘sarı yeleklilerin’ mücadelesi neoliberal politikaların uygulayıcısı Macron’a “istifa” sesleriyle devam ediyor.. Üstelik hükümetin vermek zorunda kaldığı kırıntıları reddedip ezilenlerin kurtuluşu düşüncesinin nüvelerini içinde taşıyarak!
Dünyada her geçen gün zenginin daha zengin yoksulun daha yoksul olduğu, emekçilerin yoksulluğu üzerinden elde edilen servetlerin çok az bir azınlığın elinde toplanmaya devam ettiği günümüzde, Fransa emekçilerinin mücadelesi dünya emekçilerine örnek oldu. Ve mücadele edildiğinde kazanımların elde edilebileceği umudunu 2019 yılına taşıyor!
Irkçılık kaçınılmaz değildir ve panzehiri emek mücadelesinin yükselmesidir!
2018 yılına girerken sadece Almanya’da değil, dünyanın birçok ülkesinde ırkçı yükseliş en önemli gündemlerden biriydi. Irkçı partiler Avusturya’da, Macaristan’da İtalya’da hükümetler kurdular, hükümet ortağı oldu. Almanya’da ırkçı partinin yükselişi devam etti. Kriz politikalarının neden olduğu yoksulluğa, ırkçı partiler milliyetçi ve bölücü politikalarıyla cevap olmaya çalıştılar. Emekçilerin sorunlarının çözümü için birleşmelerine karşı bölme ve düşmanlaştırma politikalarını yaygınlaştırdılar.
2018 yılının sonlarına doğru ise ırkçılığın sadece göçmen-mülteci-Müslüman düşmanı değil, aynı zamanda tüm emekçilerin-kadınların düşmanı olduğu her gün daha çok görünür hale gelmeye başladı. Avusturya’da 60 saate çıkarılan iş saati, Macaristan’da fazla mesai saatlerinin 400 saate çıkarılması, kadınların kürtaj hakkı ve talebine saldırılması gibi.
2018 yılı bunlara karşı sessiz kalınmadığı ve gelecekteki mücadelenin güçlendirilmesinin adımlarının atıldığı bir yıl oldu! Almanya’da Chemnitz kentindeki olaylardan sonra pek çok şehirde onbinlerin sokaklara çıkması, Berlin’de 240 bin kişinin ‘bölünmeyeceğiz’ şiarı altında toplanması ırkçılığa karşı iyi bir cevap oldu!
Yaşadığımız ülkede sokaklar sadece ırkçılığa karşı değil, artan ev kiralarına, sağlık sisteminin ticarete dönüştürülmesine, polis yasalarının sertleştirilmesine karşı mücadele geçen yıl olduğundan daha hareketliydi.
Yine devlet bütçelerinden silahlanmaya ayrılan paraların daha da artırılmasına, Almanya’da 35 milyar Euro olan bütçenin 75 milyar Euro’ya çıkarılmasının hedeflenmesine karşı 2018 yazından bu yana 170 bin imzanın toplanması barış ve silahsızlanma talebinin yükselmesinin bir aracı oldu.
Bu gelişmeler, 2019 yılına girerken umutlarımızı çoğalttı.
Bunlar ırkçılığın geliştirilmesinin önüne set çekecek; konut, sağlık, çocuklarımızın eğitimi ve çalışma yaşamı gibi ortak sorunlarımız için yapılması gerekenleri göstermektedir.
Türkiyeliler olarak yerimiz Alman emekçisinin yanıdır!
Rüzgar emekçilerden yana esiyor. Yeterki Almanya’da yaşayan Türkiye kökenliler olarak bizleri hapsetmek istedikleri gettolara karşı durup, kendi çıkarlarımızın ve çocuklarımızın geleceğinin yolunun ne olduğu konusunda kendimiz karar verelim. Yeter ki, Türkiye’yi yönetenlerin çıkarlarının bizim çıkarlarımız olmadığının farkına varalım. Yeter ki yerli hakla birleşmemizin önüne çıkarılan sahte bölünmüşlüklere karşı çıkıp, asıl yerimizin ortak taleplerimiz için yerli halkla daha fazla biraraya gelip, 2019 yılında mücadeleyi büyütmekte olduğunu görelim!
Tüm dostlarımızın, emekçilerin 2019 yılını kutluyor, yaşamımızı güzelleştirmek için gelin bu yolu birlikte katedelim diyoruz!
ZEYNEP SEFARİYE EKŞİ
DİDF Genel Başkanı