İnsanlık iyisiyle kötüsüyle bir yılı daha bitiriyor, yeni bir yıla, yeni bir on yıla adımını atıyor. Her yeni yıl aynı zamanda geleceğe dair umutların büyüdüğü bir yıldır. Çünkü insanca bir yaşam ve gelecek umudu dün olduğu gibi bugün de devam ediyor.
Geride bıraktığımız 2019’da olanlar yaşadığımız sistemin insanlığın sorunlarını çözmediği gibi büyütmeye devam ettiğini bir kez daha görüldü. Ekonomideki kriz belirtileri, ona bağlı kitlesel işten atma planları, işsizlik, yoksulluk, ırkçılık ve ayrımcılık, savaş ve silahlanma, küresel ısınma… önümüzdeki on yılın en önemli sorunları olmaya devam ediyor. Bu sorunlar karşısında gerçek anlamda çözümü olmayan ve yarım yüzyıldan fazla bir süredir Almanya gibi bir ülkede iktidarda olan partiler güç kaybetmeye, onların yerine arayışlar devam etti. Irkçılığın ve milliyetçiliğin güç kazanması da sosyal sorunların suistimal edilmesinden kaynaklanıyor.
2019’da dünyanın dört bir yanında zamlara, yoksulluğa, haksızlıklara ve baskılara karşı milyonlarca insan sokağa çıktı. Komşu ülke Fransa yeni yıla grevlerle giriyor. Yine küresel ısınmaya ve doğanın tahribatına karşı yüz binlerce insanın sokağa döküldüğü büyük hareket geride bıraktığımız yıl içinde yaşandı. Yaşadığımız Almanya’da da başını gençlerin çektiği çevre eylemleri geleceğe dair umutlarımızı büyüttü. Çevreyi istedikleri gibi kirletmeye devam edebileceklerini sanan ülkeler ve tekeller milyonların sokağa çıkmasıyla dünyanın sahipsiz olmadığını açık olarak gördüler.
2019’da ortaya çıkan büyük toplumsal hareket insanlığın çaresiz olmadığını, sokağa çıktığında bazı değişimleri zorladığını bir kez gösterdi. Bu nedenle sokağın gücü en büyük zorbalardan daha güçlü.
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler olarak, çürüyen, yozlaşan, itibar kaybeden, insanlığa umut vermeyen sistemin yerine daha iyinin kurulmasının sancılarının yaşandığı şu dönemde gelişmelere seyirci kalmayalım. Bizi ilgilendiren her olay ve gelişme karşısında birlikte yaşadığımız farklı uluslardan emekçilerle, kadınlarla, gençlerle gücümüzü birleştirdiğimizde geleceğe daha umutla bakmamızın nedenleri de çoğalacaktır.
2020’de değişik etkinliklerle kuruluşunun 40. yılını kutlayacak olan federasyonumuz, din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden bütün uluslardan emekçilerin birlikte yaşamasına ve ortak mücadelesinin güçlenmesine katkı sunmaya devam edecektir.
Bu nedenle 2020’nin her türden haksızlığa ve ayrımcılığa karşı birlikte mücadelenin büyüdüğü bir yıl olmasını diliyoruz.
DİDF YÖNETİM KURULU
Köln, 30.12.2019