8 Mayıs 1945, insanlık tarihinin en önemli günlerinden birisi. 60 milyon insanın hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı’nın bittiği bugün, aynı zamanda insanlığın Hitler faşizminden kurtuluş, Kızıl Ordu’nun milyonlarca bedel ödeyerek Hitler faşizmini yendiği gündür.
20. yüzyıldaki en büyük savaşın bitişi ve en barbar faşist rejimin yıkılışını ifade eden 8 Mayıs’ın resmî tatil günü ilan edilmesi sadece geçmişi hatırlamak değil, aynı zamanda bugün ve yarın da benzer katliamların önüne geçmek için, ırkçılığa ve faşizme karşı mücadelenin güçlenmesine de hizmet edecektir. Geçmişte yaşananların bir kez daha tekrarlanmamasının yollarından birisi de tarihi bilince çıkarmaktan geçiyor. Bu nedenle 75. yılında 8 Mayıs’ın resmî tatil günü ilan edilmesi için başlatılan çalışmaları selamlıyoruz.
Çünkü, bugün de içinde yaşadığımız dünyada bir yanda daha fazla pazar alanı kapmak için bölgesel savaşlar ve silahlanma hızla devam ederken, diğer yandan ırkçılık ve faşizm değişik ülkelerde güç toplamakta. Silahlanmaya ayrılan rekor bütçeler yeniden büyük bir savaşın kapıda olduğunun işareti. İnsanlığın koronavirüsle (Kovid 19) mücadele ettiği şu günlerde sağlığa yapılan bütçeler, savaş ve silahlanma için yapılan harcamaların yanında devede kulak kalıyor. Dünyanın birçok ülkesinde gerici politikalar, basın, düşünce ve örgütlenme hakkına yönelik baskılar sürekli artmakta.
Hitler faşizminin 12 yıl boyunda iktidarda kaldığı ve milyonlarca insanın siyasi görüşü, inancı, cinsel ve ulusal kimliği nedeniyle katledildiği Almanya’da ise ırkçı-faşist örgütler güç toplamaya, katliamlar işlemeye devam ediyorlar. NSU cinayetlerinin arkasındaki güçler açığa çıkarılmadığı gibi Kassel valisi faşistler tarafından katledildi, daha kısa bir süre önce Halle ve Hanau’da cinayetler işlendi.
Irkçı güçler bir taraftan devletin olanaklarıyla parlamento kürsülerinden açıktan insanlık düşmanlığı yaparlarken, diğer taraftan faşist çeteler kurdukları silahlı terör örgütleri ve hücreleriyle Almanya’da ciddi bir tehdit haline gelmiş durumdalar.
Hükümet partileri faşist örgütlerin yasaklanması, propagandalarının yasaklanması doğrultusunda ciddi adımlar atmadığı gibi, uyguladığı gerici mülteci ve entegrasyon politikalarıyla, ırkçıların değirmenine su taşımakta, ırkçılığın gelişmesine zemin hazırlamaktadır.
Bunun için; savaşa ve ırkçılığa karşı anlamlı bir mesaj olarak 8 Mayıs’ın resmî tatil günü ilan edilmesi talebinin güçlendirilmesi, bu talebin hayata geçmesi daha fazla önem kazanmıştır. Herkesi, Hitler faşizminin kurduğu toplama kamplarından kurtulan Esther Bejanaro ve Nazi Takibatına Uğrayanlar Derneği / Antifaşistler Birliği (VVN/BdA) tarafından 8 Mayıs’ın tatil günü olması talebiyle başlatmış olduğu ve onbinlerce insanın imzaladığı kampanyayı desteklemeye çağırıyoruz.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)
Yönetim Kurulu
Köln, 07.05.2020
