Die Welt gazetesinin Türkiye temsilcisi Deniz Yücel’in terör örgütleriyle bağlantısı olduğu gerekçesiyle tutuklanmak üzere gözaltına alınması, AKP/Erdoğan rejiminin sadece Türkiye’deki muhalif basına değil, aynı zamanda kendisini eleştiren yabancı basın ve gazetecilere karşı da tahammülsüz olduğunu açık olarak gösteriyor.
Basına ve muhaliflere söz söyleme hakkı tanımayan AKP/Erdoğan, tam de Yücel’in gözaltına alınmasından sonra Almanya’da “düşünce özgürlüğü” adına Anayasa değişikliğini destekleyen kapalı salon gösterisi yapması ise manidardır.
Başkalarına söz ve düşünce hakkı tanımayanlar, sözkonusu kendileri olunca bu haktan sonuna kadar yararlanmak istiyorlar. Tam anlamıyla samimiyetsiz bir yaklaşımdır.
Deniz Yücel’in gözaltına alınmasına karşı Başbakan Merkel ve Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalar ise adeta görev savma niteliğindedir. Alman vatandaşı olan bir gazetecinin keyfi ve temelsiz gerekçelerle gözaltına alınmasına rağmen, Alman hükümeti, Erdoğan ve AKP ile arayı bozmamak adına “adil yargılama”dan söz ediyor. Bağımsız yargının olmadığı bir ülkede gazetecilerin, siyasetçilerin adil yargılanmasını beklemek kabul edilemez.
Bu nedenle Merkel ve hükümeti göstermelik diplomatik açıklamaları bir yana bırakıp, Erdoğan/AKP rejimine karşı askeri, siyasi ve diplomatik ilişkilerini yeniden gözden geçirmelidir. Öncelikle silah satışını derhal durdurmalıdır.
DIDF olarak, bütün politikasını “tek ses” üzerinden kuran AKP/Erdoğan’ın basına, demokrasi güçlerine, Kürt halkına, gazetecilere, akademisyenlere yönelik saldırısını protesto ediyor, Deniz Yücel’in derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
DEMOKRATİK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU
YÖNETİM KURULU