Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) , Yazar-Akademisyen İhsan Eliaçık ve KESK eski Genel Başkanı Döndü Taka Çınar’ın konuşmacı olarak katıldığı Hamburg, Berlin, Essen, Dortmund, Frankfurt şehirlerinde bir dizi toplantı ve paneller düzenledi. ‘Türkiye’deki demokrasi hareketi, Gezi direnişi, Kürt sorunu ve barış sürecinin tartışıldığı panel ve toplantılarda Gezi direnişinin ezber bozduğu, bir çok şeyi etkileyip değiştirdiği dile getirilerek ‘Gezi’den önce ve Gezi’den sonra’ söylemleri dikkat çekti.
DİDF’e bağlı Hamburg İşçi Gençlik Derneği’nin düzenlediği, ‘Türkiye’deki demokrasi hareketi, Gezi direnişi, Kürt sorunu ve barış süreci’ konulu panele ilgi yoğun oldu. Yazar-Akademisyen İhsan Eliaçık ve KESK Eski Genel Başkanı Döndü Taka Çınar’ın konuşmacı olarak katıldığı panele yaklaşık 250 kişi katıldı. İkinci bir panel de 28 Kasım‘da Hamburg Alevi Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Burada yapılan toplantıya ise 200 kişi katıldı.
Her iki panel’de konuşmasının önemli bir bölümünü Gezi olaylarına ayıran İhsan Eliaçık, Antikapitalist Müslümanlar olarak Gezi’de olduklarını belirterek, Gezi ruhunun 5 temel kavramdan oluştuğunu, bu temel kavram ya da duruşun ilkinin “doğa sevgisi” olduğunu ifade ederek, ” Gezi olayları “ağaçlar” ile başlamıştır. Gezi Parkı, yemyeşil bir alandır. Fakir fukaranın oturduğu yerdir. Bu alanın korunması haktır. Gezi ruhunu oluşturan ikinci kavram ise, “özgürlüktür”. Özgürlüğüne tutkun gençlerin, yaşam alanlarına müdahale edilmesini istemeyen insanların bir isyanıdır. İslam, “özgürlük” düşmanı değildir. İnsan öldürmek, hırsızlık yapmak, zina etmek ve iftira etmek dışında İslam’da ceza yoktur. Diğer cezalar “firavunların” kestiği cezalardır. Bugün, Sudi Arabistan’da kadınların araba kullanmaları yasak, Afganistan’da peçe zorunluluğu var. İran’da benzer yasaklar… Bu yasakların hepsi firavunların yasaklarıdır” diye konuşmasını sürdürdü.
Gezi ruhunu oluşturan üçüncü kavramın “saygı anlayışı” olduğunu, bütün özgürlüklerin yaşanmaya başlanmasıyla ‘saygıya’ oldukça fazla ihtiyaç duyulacağını söyleyen Eliaçık, “Abdullah Öcalan ile Atatürk’ün flamaları nasıl yan yana durdu? Bir çok değişik örgüt yan yana durabildi. Bu saygıdan dolayıydı. Dayanışma, Gezi’de dördüncü temel kavramdı. İhtiyaçların ‘bedelsizce’ karşılandığı bir anlayıştı. Çok kuvvetli bir ‘sosyal adalet’ duygusuydu. Beşinci ve son temel kavram ise “çoğulculuk” idi. “Tek yol devrim” pankartlarından “Mülk Allah’ındır” diyen pankartların hepsi vardı. Anayasa referandumu öncesi Denizlere “Üç Fidan” diyen iktidar, Gezi’de bu resimlere “Terörist” dedi“ diyerek değerlendirmelerde bulundu.
KESK eski Genel Başkanı Döndü Taka Çınar ise gezinin, dün için bir hayal olduğunu, bugünün hayallerinin ise yarının gerçekleri olacağını belirterek, “Gezi’den önce, Emek Sineması’nın kapatılmaması için mücadele edildi, kaybedildi. 1 Mayıs’a izin verilmedi. Bu iki sıcak gelişmenin ardından, halktaki öfke orada patladı. ‘Benim yaşam alanıma dokunma’ mesajı verildi. Sendikalar, örgütlü bir şekilde Gezi’de olamadılar, fakat emekçiler bütün şehirlerde mücadelede yerlerini aldılar” dedi. (Hamburg- YH)
Doğa sevgisi, özgürlük tutkusu, saygı ve dayanışma
DİDF’e bağlı olarak Essen’de faaliyet sürdüren Evrensel Kültür Merkezi (EKM) 1 Aralık Pazar günü Essen DGB’de “Gezi direnişi, Türkiye’de demokrasi mücadelesi ve mücadelenin Avrupa’ya yansımaları” konulu düzenlediği toplantıya konuşmacı olarak Antikapitalist Müslümanlar Sözcüsü İhsan Eliaçık ve DİDF Yürütme Kurulu Üyesi Hasan Kamalak katıldılar.
Eliaçık yaptığı konuşmada; ” 6 aydır Türkiye’de Gezi hayaleti dolaşıyor. Marmaray’da elektrik kesiliyor, Gezicilere mal ediliyor, İstanbul’da trafik sıkışıyor, Gezicilere mal ediliyor” diye konuşarak Gezi direnişinin AKP hükümeti üstünde yarattığı etkilere dikkat çekti. 2023 hatta Malazgirt zaferine atfedilerek 2071 yılına kadar iktidarda kalmayı düşleyen hükümetin Gezi eylemlerinde paniklemeye başladıklarını belirterek, gezi olayları döneminde “camide bira içtiler” yalanında olduğu gibi bir çok yalanla muhafazakar kesimin eylemlere katılmasını engellendiğini söyledi. “Gezi olaylarında bedenini arayan bir ruh var. Nerede bedenini bulursa orda ortaya çıkar” diyen Eliaçık, bu ruhun 5 esas kavramla açıklanacağını, bu kavramların; ‘doğa sevgisi, özgürlük tutkusu, özgürlüklerin kullanılmasına saygı, dayanışma ve çoğulculuk’ olduğunu söyledi.
DİDF YK Üyesi Hasan Kamalak da, Gezi eylemlerine dünyadaki antikapitalist mücadelenin bir parçası olarak bakmak gerektiği, AKP Hükümeti’nin bütün politikalarının iflas ettiğini, Avrupa’nın daha önce AKP Hükümeti’ne darbe karşıtı demokratik bir hükümet gözüyle baktığını, Gezi eylemleriyle hükümetin maskesinin düştüğünü söyledi. Almanya ve Avrupa’da Gezi eylemlerine destek amaçlı eylemlere de değinen Kamalak, birlik ve örgütlenme sorunu üzerine Gezi olaylarının çok şey öğrettiğini, değişim ve dönüşüme yol açtığını, dünya ve Türkiye’deki olayların insanların yeni bir dünya istediklerinin göstergesi olduğunu ifade etti. (Essen- YH)
Türkiye’de ‘Özgürlük ve Barış’ toplantıları yapıldı
DİDF’e bağlı Güney Almanya dernekleri tarafından düzenlenen toplantılarda da Türkiye’de Gezi direnişiyle başlayan mücadele ele alındı. Karlsruhe, Mannheim, Nürnberg ve Stuttgart’ta yapılan toplantılara Taksim Dayanışma Sekretaryası’ndan Beyza Metin, HDP Parti Meclisi üyesi Cevriye Aydın ile DİDF Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çarman katıldılar.
Beyza Metin konuşmalarında; Gezi’de en masumane biçimde yaşadıkları şehrin geleceğine sahip çıkan insanlara polisin azgınca saldırısını ve peşi sıra devam eden direnişi değişik boyutlarıyla aktardı. Metin, ‘eylemlerde gençler dinamikliğini, kadınlar yaratıcılığını ve toplumun diğer kesimleri güçlerini birleştirdiklerinde nelere muktedir olduklarını gösterdiler. Tüm dünyaya örnek olan bu direnişimizde kaybettiklerimizi saygıyla anıp mücadelemizde yaşatacağız’ dedi.
DİDF Yönetim Kurulu üyesi Ali Çarman ise Gezi süreci sonrası Almanya’da başlayan eylemlere ve toplumsal harekete katılımın önemine dikkat çekerek “Toplumdaki suni bölünmeleri bir tarafa bırakıp, ezen-ezilen, sömüren-sömürülen çelişkisi üzerinde Alman işçi ve emekçileriyle birlikte hareket edeceğiz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi Üyesi Cevriye Aydın ise, 11 yıldır iktidar olan AKP’nin Türkiye’nin çözüm bekleyen sorunları için ciddi anlamda hiçbir adım atmadığını belirterek güncel konulara değindi. Aydın, “Özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinde halklar seçeneksiz değil. Mücadele geliştikçe yeni olanak gündeme gelebiliyor. HDP bir umuttur ve bu umudu Kürdüyle Türküyle, Alevisi Sünnisi, Süryanisi-Ermenisi ile hep birlikte büyütmeliyiz” diye konuştu.
Onlarca sorunun sorulduğu toplantılarda, katılımcalar toplantılar boyunca memnuniyetlerini açık bir biçimde ifade ettiler.
Ayrıca, 2 Aralık günü Stuttgart’ta 200.si düzenlenen Pazartesi Mitingi’ne de katılan Cevriye Aydın burada binlerce insana hitaben bir konuşma yaptı. Aydın konuşmasında mücadelenin her yerde benzerlikler taşıdığını belirtti.
Öte yandan 1 Aralık günü de Köln DİDF’te gazeteci Yücel Özdemir’in katıldığı “Gezi’den sonra Türkiye’de yaşananlar ve bunların Avrupa’ya yansımaları” üzerine bir toplantı yapıldı. (YH)