• Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Açıklamalar
  • Videolar
  • Etkinlikler
  • Download
  • Üye Dernekler
  • Deutsch
DİDF
Menu
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Açıklamalar
  • Videolar
  • Etkinlikler
  • Download
  • Üye Dernekler
 › Açıklama › Hasan Kamalak: Taleplerimizi 1 Mayıs alanlarına taşıyacağız

Hasan Kamalak: Taleplerimizi 1 Mayıs alanlarına taşıyacağız

redaktion 18. Nisan 2008    

Evrensel – Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Hasan Kamalak ile 1 Mayıs’ta ileri sürülecek talepler, sermaye cephesinin planları ve işçi ve emekçilerin içinde bulundukları duruma ilişkin görüştük.

Evrensel: Sayın Kamalak, bu yıl federasyon olarak hangi taleplerle 1 Mayıs’a hazırlanıyorsunuz?

Hasan Kamalak: Bu 1 Mayıs’ta federasyonumuz başta yasal asgari ücret, eşit işe eşit ücret, haftalık çalışma sürelerinin tam ücret ve personel karşılığı kısaltılması ve her gence meslek eğitim olanağı talepleri olmak üzere genel olarak emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi yönünde talepleri ileri sürecek. Bunların yanı sıra göçmen emekçilerin eşit haklar talebini, geniş emekçi kitlelerinin Afganistan ve Irak işgallerine son verilerek askerlerin geri çekilmesi yönündeki taleplerini de 1 Mayıs’ta alanlara taşıyacağız.

Karşı tarafın, yani sermaye cephesinin bu talepler karşısındaki tutumu nedir?

Öncesi bir yana, 2003 yılında SPD/Yeşiller Hükümeti tarafından ilan edilen ve dönemin muhalefet partileri CDU/CSU/FDP tarafından desteklenen “Ajanda 2010” adı altındaki saldırı politikaları, bugünde CDU/CSU ve SPD’den oluşan büyük koalisyon tarafından sürdürülüyor. Daha geçen gün Cumhurbaşkanı Horst Köhler, “Schröder hükümetinin başlattığı Ajanda 2010 reformları Ajanda 2020 ile devam etmeli” dedi. Köhler’in bunu 1 Mayıs arifesinde söylemesi tesadüf değildi. Bu önümüzdeki dönem sosyal gasp ve saldırı politikalarının süreceği anlamına geliyor. Yıllardır dünya ticaret birinciliğini elinden bırakmayan Alman tekelleri, beş yıldır aralıksız kâr rekorları kırdılar. Tekeller bu pozisyonlarını koruyabilmek için ücretlerin düşürülmesini, çalışma sürelerinin esnekleştirilerek uzatılmasını, üretkenliği artırmak için yeni çalışma ve üretim metotlarını yürürlüğe koymaya çalışacak ve diğer yandan ise sosyal güvenlik sisteminin daha fazla özelleştirilmesi, temel sosyal ve sağlık hizmetlerin daha aşağı çekilmesi, çalışma ve vergi yasalarının tekellerin lehine değiştirilmesi, grev hakkının daha fazla sınırlandırılması için hükümet üzerindeki baskılarını artıracaktır. İşçi ve emekçilerin saldırıları püskürtme ve yeni haklar elde etme mücadelesine karşı sermaye ve hükümetin de bir bütün olarak saldırıya geçeceğine kesin gözüyle bakılabilir.

İşçi ve emekçilerin bu saldırılara karşı tutumu ne olacak, başta saydığınız talepler için mücadele edeceklerini düşünüyor musunuz?

Önümüzdeki dönem işçi ve emekçilerin nasıl bir mücadele çizgisi içine gireceğini birlikte göreceğiz. Ama son yıllarda herkesin çok rahat görebildiği gibi işçi ve emekçiler arasında mücadele eğilimi ağır basıyor. İşçi ve emekçilerin sabrı taşıyor. İşsizliğin azalacağı, emeklilik ve sağlık gibi sosyal güvenlik sistemlerinin kalıcı olarak güvenceye alınacağı, yoksulluğun azalacağı, satın alma gücünün artacağı ve emekçilerin yaşam koşullarının hissedilebilir ölçüde iyileşeceği yönünde verilen bütün vaatler boş çıktı.

Orta tabakanın hızla erimesi, toplumsal yaşamın dışına itilen ve giderek büyüyen bir alt tabakanın sabitleşmesi, bir milyon insanın günde en azından bir sıcak öğün yemek yiyebilmek için kuyruklarda beklemesi, 2,5 milyon çocuğun yoksulluk içinde yaşaması gibi daha sayabileceğimiz birçok olgu var. Emekçiler bunları bizzat yaşayarak ve kendilerine verilen bütün sözlerin boş olduğunu ve aldatıldıklarını görüyorlar. Şüphesiz bunun görülmesi mücadele etmek için harekete geçileceği anlamına gelmiyor. İşçi ve emekçi kitleleri özgüvenlerini ve üretimden gelen güçlerini kullanabileceklerine yönelik inançları zayıflamıştı. Yıllardır bir tarafta sermaye ve hükümetleri diğer tarafta sendika bürokrasisi rekabet gücünün korunmasının en önemli şey olduğu ve Alman tekellerinin uluslararası alanda güçlü olmasının işçiler için de faydalı olacağı yönünde geniş propagandalar yaptı.

Hoşnutsuzluk artıyor

Fakat gelinen yerde işçi ve emekçiler bunların yalan olduğunu gördüler ve bu politikalara karşı büyük bir hoşnutsuzluk gelişiyor. Emekçiler, “neden hep biz feragat ediyoruz” sorusunu sendikalarına sormaya başladılar. Tabanın baskısıyla 2006 yılının ikinci yarısından sonra eylemler başladı. Örneğin IG Metall ve ver.di sendikaları Federal İşyeri Teşkilat Yasası’nın sermayenin lehine değiştirilmesine ve emeklilik yaşının 67’ye çıkartılmasına karşı eylemler ve grevler düzenlediler. Özellikle IG Metall eylemlerin çoğunu çalışma saatlerinde yaptı. Genelde bu tür eylemleri hafta sonu yapmayı tercih eden sendika yöneticileri fabrikalardaki baskı karşısında geri adım atmak zorunda kalmışlardı. 2007 ilkbaharında başlayan toplu sözleşme dönemleri de işçi ve emekçilerin uyarı eylemlerine yoğun katılımlarıyla gerçekleşti. Birkaç hafta içinde sadece metal işkolunda 500 binden fazla emekçi uyarı grevlerine katılmıştı. Ardından Telekom emekçilerinin süresiz grev kararı almalarını ve mücadele etmelerini yaşadık. Telekom emekçileri yenildiler ama direnerek yenildiler, bu da geçmiş yıllardan farklı ve emekçilerin genel mücadelesi açısından çok önemliydi.

Mücadele edince kazanılabilir

Ama 2007 yılına asıl damgasını vuran ve etkileri bütün Almanya işçi sınıfına yansıyan mücadele ise demiryollarında yaşandı. Küçük bir sendika olan Alman Makinistler Sendikası GDL, dünyanın en büyük tekellerinden biri olan Alman Demiryolları tekeline karşı çetin bir mücadele verdi. Yıllardır ücretleri ve diğer hakları gasp edilen, çalışma koşulları kötüleştirilen makinistler bu süreçte, emekçilerin içinde bulundukları olumlu havanın bir üst boyuta taşınmasına, güç dengesinin emekçilerin lehine değişmesine aracı oldular diyebiliriz. Makinistler bir yıl boyunca mahkeme yasaklarına, gerici sermaye basınının, hükümetin ve sendika bürokrasinin bütün saldırılarına karşı, geniş emekçi kitlelerinin büyük sempati beslediği bir mücadele verdiler ve sonunda kazandılar. Almanya’da ilk kez 35 yıl aradan sonra çift haneli, nitekim yüzde 11, bir ücret artışı elde edilmişti. Makinistlerin başarısını emekçiler kendi başarıları olarak algıladılar. “Demek ki mücadele edilince kazanılabiliniyormuş” eğilimi giderek güçlendi ve bugün hala bunun etkisi devam etmekte. Kamu alanında yapılan eylemlere, Berlin’de BVG işçilerinin eylemlerine bakıldığında bu görülmekte. Berlin’deki eyalet kamu emekçileri önümüzdeki günlerde süresiz grev oylamasına gidecekler, posta emekçilerinin TİS’leri çıkmaza girme aşamasında, ver.di burada da süresiz grev oylamasını gündeme getirdi. Metal toplu sözleşmelerine daha aylar var ama sendika başkanı şimdiden metal patronlarını grevle tehdit etmeye başladı. Bu da bize, ki sadece bize değil, işçi ve emekçilerin kendi öz talepleri için mücadele edeceklerini gösteriyor.

Saldırgan iç ve dış politika

Politik ve ekonomik olarak zor bir sürecin içindeyiz. Mali krizin büyümesi ve üretim sektörlerini etkilemesi gündemde olduğu gibi gelişmiş kapitalist ülkeler arasıdaki pazar kavgası giderek keskinleşiyor. Bu süreç emekçileri nasıl etkileyebilir?

Alman sermayesinin işi önümüzdeki yıllarda değişik açılardan zorlaşacak ve bu onun daha saldırgan iç ve dış politika izlemesine neden olacaktır. ABD’de emlak kredi alanında başlayan mali kriz kısa sürede diğer alanlara ve kıtalara yayıldı. Almanya’da birçok banka milyarlarca Euro zarar etti, ki bu durum diğer Avrupa ülkeleri içinde geçerlidir. Birçok ciddi iktisatçı mali sermaye alanında baş gösteren krizin üretim sektörlerine sıçramasının an meselesi olduğunu söylüyorlar. Dünya piyasalarında devam eden gıda krizini de bu kapsamda göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu durum şüphesiz en gelişmiş kapitalist ülkeler arasındaki rekabetin büyümesine ve pazar kavgasının daha da sertleşmesine neden olacak. Bugün devam eden krizin nasıl sonuçlanacağı, ne gibi tahribatlar yaratacağını söylemek için henüz çok erken. Krizin daha fazla derinleşmemesi için çok değişik önlemler üzerinde duruluyor, belki bir kez daha dünya genelinde bir buhrana dönüşecek bir krizin önüne geçilebilir. Biraz önce tekellerin rekabet güçlerini koruyabilmek için planladıkları yeni saldırılara dikkat çekmiştik, krizin devam etmesi bu saldırıların daha da yoğunlaşmasına neden olacaktır. Ülke içinde ve dışında daha saldırgan bir politika izlenecektir. Sermaye ve hükümeti krizin faturasını emekçilere çıkartmaya çalışacaktır, emekçiler ise bu faturayı ödememek, asıl sahiplerine iade etmeye çalışacaklardır.

Yasal asgari ücret istiyoruz

1 Mayıs’ta ileri süreceğiniz taleplerin gerçekleşmesi için nasıl bir çizgi izleyeceksiniz, bu mücadeleyi kimlerle sürdüreceksiniz?

Yasal asgari ücret, eşit işe eşit ücret veya haftalık çalışma sürelerinin tam ücret ve personel karşılığı kısaltılması gibi talepler salt DİDF’in talepleri değil. Zaten bu talepler değişik sendikaların genel kurullarında, demokratik kitle örgütlerinin ve bazı partilerin kongrelerinde karar altına alınmış durumda. Yasal asgari ücret talebi bugün Almanya’da geniş kitlelerin talebi haline gelmiştir. Yapılan kamuoyu yoklamalarında halkın yüzde 80’ine yakın bir bölümünün bu talebi desteklediğini gösteriyor. Ver.di, NGG ve IG BAU sendikaları başta olmak üzere bir bütün olarak DGB bu talebi ileri sürüyor. Eşit işe eşit ücret talebi işçi sınıfının dünyanın her yerinde ileri sürdüğü bir taleptir. Bugün bu talebi Almanya’da bir yandan kadın emekçiler ileri sürerlerken diğer yandan taşeron işçilerin uğradığı ücret eşitsizliğine karşı da ileri sürülmektedir. IG Metall Sendikası özellikle taşeron işçilerin çalışma koşullarını iyileştirmek, kiralandıkları fabrikalarda eşit ücret ve eşit çalışma koşullarına sahip olmaları için 1 Mayıs’ta başlayacak ve önümüzdeki yıllarda da devam edecek bir kampanyayı gündemine aldı. Federasyonumuz bütün bu çalışmaların içinde yer alacaktır. Özellikle Türkiye kökenli göçmen emekçilerin alanlarda, sendikaların işçilere ulaşmakta kısmen güçlük çektiği alanlarda çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Türkiyeli emekçilerin sendikalarla buluşmasına katkı sunacağız. Buna ilişkin bölgelerde sendikalarla, bu çalışmayı sürdüren sendikal inisiyatiflerle, demokratik kitle örgütleri ve partilerle birlikte aydınlatma çalışmaları yapacağız. DİDF olarak değişik bölgelerimizde sürdürdüğümüz bu çalışmaları 1 Mayısla sınırlamayacağımız, değişik dönemlerde farklı yoğunlukta ama bunu sürekli hale getireceğimizi söyleyebiliriz.

1 Mayıs gösterilerinde bir takım gruplar ‘Kızıl 1 Mayıs’ kutlama iddiasıyla ya sendikalardan farklı güzergahta yürüyüp, miting yapıyorlar ya da araya ‘mesafe’ koyup emekçilere farklı olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Sizin 1 Mayıs için buna benzer bir taktiğiniz olacak mı?

İşçi ve emekçilerden kopuk, örgütlerinin uzun ömürlü olması temennisinin ifade edildiği sloganların bolca atıldığı gösterilere ‘Kızıl 1 Mayıs’ denilmesi bile büyük bir gaflettir. Biz örgüt olarak bütün işçi ve emekçilere 1 Mayıs gösterilerine, çalıştıkları bütün alanlarda hazırlanmaları, Alman ve diğer uluslardan işçi kardeşleriyle birlikte sendikalarının saflarında katılmaları yönünde çağrı yapıyoruz. Yüzbinlerce emekçinin katıldığı gösterilerden uzak kalmak veya araya mesafe koymak gerçekte sınıftan uzak kalma ve sınıfla kendi aralarına mesafe koyma anlamına gelir.

Bir takım gruplar bu tutumu ‘1 Mayıs taktiği’ olarak benimsemişlerse onlara diyecek sözümüz yok, bizim böyle bir taktiğimiz geçmişte olmadığı gibi bugünde olmayacaktır. DİDF olarak 1 Mayıs işçi bayramını, bütün dünyadaki işçilerin birlik mücadele ve dayanışma günlerinin adına layık ve güçlü geçmesi için elimizden gelen her türlü çabayı harcayacağız. Örgütümüz 1 Mayıs’ı yerli ve göçmen emekçilerin yakınlaşması, karşılıklı önyargıların aşılması için de değerlendirdiği bir vesile haline getirecektir. 1 Mayıs gününe kadar binlerce ev gezisi yapacağız, onbinlerce emekçiye ulaşmaya ve 1 Mayıs gösterilerine katılmaya çağıracağız.

Açıklama

 Previous Post

4. Hamburger Literaturtage finden großen Zuspruch

― 15. Nisan 2008

Next Post 

Esslingen’de gençlik festivali

― 22. Nisan 2008

Related Articles

redaktion ― 26. Mart 2023 | Comment Closed

Birlikte daha güçlüyüz! – Gerçek ücret artışı ŞİMDİ!

Postane, Kamu Hizmetleri ve Alman Demiryolları’ndaki işçi ve emekçiler haftalardır reel ücret artışları için mücadele ediyorlar. Postacılar ikinci teklifi oylarken,

redaktion ― 25. Mart 2023 | Comment Closed

Savaşı durduracak olan halkların mücadelesidir! Silahların susması için barış yürüyüşlerine katılalım!

redaktion ― 15. Mart 2023 | Comment Closed

AfAD ın tutumunu protesto ediyoruz!

redaktion ― 15. Mart 2023 | Comment Closed

14 MAYIS SEÇİMLERİNDE EMEK, BARIŞ, DEMOKRASİ GÜÇLERİNE DESTEĞİ BÜYÜTELİM!

redaktion ― 7. Mart 2023 | Comment Closed

Ücretlere en azından 500 Euro zam!

redaktion ― 3. Mart 2023 | Comment Closed

8 MART’TA DAYANIŞMAYI YÜKSELTELİM!

redaktion ― 24. Şubat 2023 | Comment Closed

25 ŞUBAT’TA YAPILACAK BARIŞ EYLEMLERİNE KATILALIM!

redaktion ― 14. Şubat 2023 | Comment Closed

Depremzedelerle dayanışmayı büyütelim! Halkların yaralarını birlikte saralım!
Depremzedelerle dayanışmak için Paypal ile bağış yapılabilir

Türkiye’deki depremzedelerle dayanışma çağrısı

DIDF-Gençlik

Son Videolar

DİDF depremzedelerle dayanışma için bir TIR dolusu eşyayı hazırlayıp yola çıkardı

― 9. Şubat 2023

  • Künye
  • İletişim
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu