13 Ekim’de binlerce emekçi bir kez daha ırkçılığa karşı tepkisini göstermek için Berlin’de sokağa çıkacak. Bugün ırkçılara karşı, Alman emekçileriyle birlikte omuz omuza sokağa çıkmak her zamankinden daha da aciliyet kazanmış durumda. Irkçıları ancak yerli ve göçmenler olarak birleşebildiğimiz ölçüde geri püskürtebiliriz.
Devlet ırkçıları destekliyor!
Chemnitz’de yaşanan olayların ardından, İçişleri Bakanı Seehofer ‘bütün sorunların anası göçmenliktir’ açıklamasıyla, renginden dolayı insan avına çıkan faşistlere açıktan destek vermiştir. Anayasayı Koruma Örgütü’nün başı, dünyanın gözü önünde göçmen avına çıkan faşistleri görmediğini ifade ederek, faşistlerin yanında yer almıştır. Parlamento’da yer alan ırkçı-gerici AfD, faşist katillerle omuz omuza sokaklara çıkmıştır. Bu gelişmeler Almanya’da yaşayan herkesi endişelendirmekte. Ancak Almanya’da sadece ırkçıların sesi çıkmıyor. Ülkenin hemen her kentinde binlerce insan sokağa çıkarak ırkçıları ve ırkçı politikaları protesto ediyor; göçmenlerin, mültecilerin yalnız olmadığı mesajı veriyorlar. Ancak bugün ırkçıları ve ırkçı politikaları geriletebilmek için yerli ve göçmenlerin el ele vermesi gerekiyor. Bu nedenle Alman halkının ırkçılığa karşı eylemlerine Türkiyeli emekçiler olarak bizlerin de daha aktif katılmasına ihtiyaç bulunuyor.
Sorunlar suistimal ediliyor!
Almanya’da yaşayan emekçilerin yaşam koşullarının gün geçtikçe ağırlaştığı bir gerçek. Bir çok şehirde ödenebilir konut bulmak, insanca sağlık hizmetlerinden yararlanmak, milyonlarca insanın aldığı ücretlerle geçinebilmesi her gün biraz daha zorlaşmakta. Irkçı-faşistler ve hükümet bu sorunların kaynağı olarak göçmenleri ve mültecileri göstererek sorunların esas kaynağını gizlemeye ve bu sorunlara karşı mücadeleyi zayıflatmaya çalışmakta. Ancak hepimiz biliyoruz ki, devlet senelerdir sosyal alanlara hiç bir yatırım yapmamakta. Sosyal konut inşa edilmemekte. Sağlık hizmetlerinde sürekli kısıtlamaya gitmekte. Ucuz ve güvencesiz işler teşvik edilmekte. Bütün bunlara rağmen, sorunların kaynağı olarak göçmenleri göstermeleri kabul edilemez. Bu oyuna gelmemek için yerli ve göçmen emekçiler olarak birleşmeliyiz.
Sorun mülteciler değil, savaş politikalarıdır!
Irkçı-faşistlerin en fazla suistimal ettiği sorunların başında mülteci konumuna düşürülen insanlar gelmektedir. Son senelerde dünyanın değişik bölgelerinde yoğunlaşan savaşlar milyonlarca insanı kendi topraklarını terk etmek zorunda bırakmıştır. Savaş ve yoksulluktan kaçan binlerce insan yollarda yaşamını yitirmiştir. Savaşı ve silahlanmayı körükleyen, dünyanın dört bir yanına asker gönderen, Alman devletinin de insanların evini-barkını terk etmesinde önemli bir payı vardır. Emperyalistlerin savaş ve silahlanma politikalarına karşı çıkmadan, mültecileri hedef göstermek, insanlığa karşı işlenen suçlara ortak olmaktır. Faşistler her zaman toplumun en zayıf halkası olan kesimleri hedef göstererek, insanlık düşmanı politikalarını geliştirmişlerdir. Bunun için ırkçılığa karşı mücadele, aynı zamanda mültecilere insanca yaşam koşullarının tanınması için mücadele anlamına gelmektedir.
Geleceğimiz için harekete geçelim!
Irkçı-faşistler esas olarak insanların dini, ve etnik kimlikleri üzerinden bölünmüşlüğü, kutuplaşmayı körüklemekte; hedef olarak da kara kafalıları göstermekteler. Irkçılar, faşistler her renkten, inançtan bütün insanlığın düşmanıdırlar ve ama ırkçıların güçlenmesi en çok da Almanya’da göçmen kökenli insanların hayatını zorlaştıracak, geleceğini tehlikeye düşürecektir. Binlerce Alman emekçisinin ırkçılara karşı sokaklara çıkması hepimize umut veriyor. Ve bu umudu büyütmek için herkesi 13 Ekim’de Berlin’de yapılacak ırkçılığa karşı, ‘biz bölünmeyiz’ mesajıyla yapılacak eyleme katılmaya çağırıyoruz.
YÜRÜYÜŞ YERİ
13 Ekim Cumartesi
Saat 12.00
Alexanderplatz
Ayrıntılı bilgi için: https://www.unteilbar.org/