24 Eylül pazar günü Almanya‘da yapılan genel seçimlerin sonuçları hem Alman emekçileri hem de göçmenler açısından olumlu bir tablo içermiyor. Özellikle ırkçı-faşist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin parlamentoya güçlü bir şekilde girmesi, bugüne kadar daha çok medyada ifade edilen görüşlerin artık meclis kürsüsünden ifade dillendirilmesi anlamına geliyor.
Federasyonumuz seçimlerin ortaya çıkarmış olduğu tabloyu şu şekilde değerlendiriyor:
1- Irkçı partinin yükselişi sürpriz değildir. Son iki yıldır adeta “geliyorum” diyen bir sonuçla karşı karşıyayız. Sığınmacılar, göçmenler, İslam ve Türkiye gibi konular üzerinden propaganda yaparak halk arasındaki korku ve endişeleri kullanan ırkçı partinin yükselişinde hükümet partilerinin de sorumluluğu bulunuyor. Seçim kampanyasını AfD’nin öne çıkardığı konular üzerinden işleyen hükümet partileri ve basın bu açıdan AfD’nin yükselişine zemin yaratmışlardır.
2- Almanya seçimlerine karışarak, Türkiye kökenli seçmenleri belli bir partiye yönlendirmeye çalışan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da AfD’nin bu yükselişinde elbette bir katkısı olmuştur. Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin ihtiyaç ve talepleri yerine, kendi siyasi çıkarlarını dayatan Erdoğan’ın çağrıları hem Türkiye kökenlilere hem de Almanya’ya zarar vermiştir. Irkçı parti, Erdoğan’ın açıklamalarını kullanarak Alman halkı arasında korkuları körüklemiş ve bu sandıkta oya dönüşmüştür. Keza, Erdoğan’ın destek verdiği partinin korkuları körükleyecek şekilde seçim kampanyası yapması da ırkçıların ekmeğine yağ sürmüştür. Bu nedenle sözde Türkiye kökenli göçmenlerin çıkarlarını koruma adına yapılan politika gelinen aşamada Türkiye kökenlilerin aleyhine dönüşmüştür.
3- Seçim sonuçları önümüzdeki dört yılın işçi ve emekçiler için zor geçeceğini gösteriyor. En pervasız emekçi düşmanı politikaları savunan FDP’nin yeniden meclise dönmesi, hatta hükümet ortağı olmak için kolları sıvaması, yeni sosyal hak gasplarının kapıda olduğunu gösteriyor. Bugüne kadar herkesi memnun edecek tarzda bir siyasi çizgi izleyen Merkel de muhtemelen başbakanlığının bu son döneminde daha sert politikalara yönelecektir.
4- Sistemin dayanağı durumundaki iki büyük partide yaşanan tarih oy kaybı, aynı zamanda geniş halk kesimleri arasında önemli bir politik arayışın olduğunu gösteriyor. Bu arayışta şimdilik ırkçılık ve milliyetçililik bir çözüm adresi olarak görünüyor. Bunu tersine çevirmek için Alman ve göçmen emekçilerin ekonomik, sosyal ve politik alanda ortak talep ve ihtiyaçlar üzerinden daha da yakınlaşmasını sağlayacak adımlara ihtiyaç bulunmaktadır.
5- Irkçıların, neoliberallerin, aşırı muhafazakarların temsil edildiği yeni parlamentodan yerli ve göçmen emekçilerin lehine kararların çıkması beklenmemelidir. Bu nedenle önümüzdeki süreçte var olan hakları korumak, ırkçılığa, milliyetçiliğe, sosyal hak gasplarına karşı hayatın her alanında mücadele yerli ve göçmen emekçilerin geniş ortam mücadelesini yaratmak önem taşıyor. Federasyonumuz geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu yöndeki mücadelesine ısrarlı bir şekilde devam edecektir.
DİDF Yönetim Kurulu
Köln, 25.09.2017