Bugün, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Federal Almanya’da bir tabu liberal-muhafazakâr-ırkçı partilerin el birliğiyle yıkıldı. Thüringen eyalet parlamentosunda başbakanlık için yapılan seçimlerde, Sol Partili Başbakan Bodo Ramelow’a karşı aday olan Hür Demokrat Parti (FDP) Meclis Grup Başkanı Thomas Kemmerich, Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi ile aşırı sağcı, Neonazi Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oylarıyla başbakan seçildi. Böylece Neonaziler ilk kez bir başbakanın seçilmesinde önemli bir rol oynayarak, dolaylı da olsa iş birliğine imza atıldı.
Thüringen’de FDP’li Kemmerich’in AfD’li eyalet milletvekillerinden tam oy alarak başbakanlık koltuğuna oturması tam anlamıyla bir skandaldır. Seçim öncesinde, AfD’nin böylesine bir plan içinde olduğu bilindiği halde, 90 sandalyeli mecliste sadece beş sandalyesi bulunan FDP’nin salt çoğunluğun gerekli olduğu birinci ve ikinci turlarda aday göstermemesi, ardından oy çoğunluğunun yeterli olduğu üçüncü turda aday çıkarması planın parçası olduğunu gösteriyor. Keza AfD ile birlikte çalışmayı reddeden ve AfD’nin oylarıyla başbakan çıkarmak istemediği için aday göstermeyen CDU’nun birinci ve ikinci turda çekimser, üçüncü turda eksiksiz Kemmerich’e destek vermesi, onunda bu planın içinde olduğunu gösteriyor.
Her iki parti Neonazilerin kurmuş olduğu planın parçası haline gelmiştir. Gelişmeler, CDU ve FDP’nin aşırı sağcı, faşist AfD ile yerel ve eyaletler düzeyinde çalışmaya hazır olduğunu gösteriyor. Thüringen bunun için bir laboratuvar olarak kullanılmıştır. Ülke genelinde gösterilecek tepkilerden sonra bir yol haritası belirleyecekleri anlaşılıyor.
Almanya tarihinde Nazilerin benzer şekilde güç toplayarak iktidara geldiği biliniyor. 30 Ocak 1933’de Hitler de benzer şekilde muhafazakâr partilerin desteğiyle başbakanlık koltuğuna oturmuş, ardından cinayet, katliamlar ve savaşlara yol açmıştı.
Derinleşen sosyal sorunlar üzerinden göçmen ve İslam düşmanlığı yaparak güç toplayan AfD ve diğer Neonazi örgütlere karşı mücadelenin güçlendirilmesi bugün itibarıyla daha da zorunlu hale gelmiştir. Çünkü Neonaziler sadece parlamentolarda değil sokakta da demokrasi güçlerine yönelik tehdit ve saldırılarını artırmıştır. Thüringen’de AfD’nin oylarıyla FDP’li Kemmerich’in başbakanlık koltuğuna oturduğu gün, Köln’de aralarında Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) genel merkezinin de olduğu pek çok binaya ırkçı sloganlar yazılmış, Herta BSC oyuncusu Jordan Torunarigha Schalke 04 taraftarlarının ırkçı tezahüratları nedeniyle sahayı terk etmek zorunda kalmıştır.
Bütün bunlar Almanya’nın normal bir süreçten geçmediğini gösteriyor. Bu nedenle Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve faşizme karşı Alman halkının sürdürdüğü mücadeleye, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenleri daha güçlü bir şekilde katılmaya çağırıyoruz.
DİDF olarak, Thüringen’de AfD’nin oylarıyla seçilen başbakanın derhal istifa etmesini ve seçimlerin yeniden yapılmasını talep ediyoruz. Irkçı faşist örgütlerin ve ırkçı propagandaların derhal yasaklanmasını talep ediyoruz.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DIDF)
Yönetim Kurulu
Köln, 05.02.2020