Sol Parti tarafından kapitalizmin içinde bulunduğu kriz ve özel olarak da Opel’deki durum üzerine Bochum’da bilgilendirme toplantısı yapıldı.
Toplantıya konuşmacı olarak Opel İşyeri Temsilciliği (BR) Başkanı Reiner Einenkel, Sol Parti NRW sözcüsü Katharina Schwabedissen, Junge Welt gazetesinden Daniel Behruzi ve Sol Parti uluslararası ekonomi politik sözcüsü milletvekili Ulla Lötzer katıldı. Toplantıyı Sol Parti Federal Milletvekili Sevim Dağdelen yönetti.
Toplantıya başta Opel olmak üzere çeşitli işyerlerinden işçiler ve temsilciler katıldı.
Konuşmasına toplantıya katılanları selamlayarak başlayan Dağdelen; dünyada giderek yayılan krizi ve yaşadığımız şehirdeki etkilerini tartışmak amacıyla bu toplantının düzenlendiğini belirterek “kriz emekçilere nasıl yansıdı, krizin yükünü kim çekecek veya çekiyor, işyerlerinde krizin etkileri ne düzeyde” gibi soruları konuşmacılarla ve dinleyicilerle birlikte tartışacaklarını belirterek toplantının açılışını yaptı.
Krizin nedenleri
İlk sözü alan Opel BR Başkanı Reiner Einenkel, GM tekelinin içinde bulunduğu durumu ve Avrupa’daki Opel işletmelerindeki krizin etkilerini anlatarak, Eğer GM iflas ederse Avrupa’daki Opel fabrikalarının kurtarılması için herkesin fedakarlıkta bulunması gerektiği düşüncesinde olduğunu belirtti. Avrupa’daki Opel firmalarında 200 bin fazla üretim olduğunu, üretimin esnekleştirilerek Opel firmaları arasında her türlü modelin üretilebildiğini, Astra modeli üreten yerlerde krizin etkilerinin daha da etkili olduğunu çünkü üretimde düşüş yaşandığını, bundan dolayı Polonya’daki fabrikadan 600 işçi çıkarılacağını, Belçika ve İngiltere’deki işyerlerinde iki vardiya çalışılacağını, çalışma saatlerinin karşılıksız kısaltılacağını söyledi. Einenkel, Bochum Opel’de önceden yapılan anlaşmanın devam edeceğini ve üç vardiya sistemiyle çalışılacağını fakat çalışma saatlerinin haftalık 30 saate düşürüleceğini genel olarak da ücretlerde yüzde 10’a varan düşüşler yaşanacağını da aktardı. Einenkel, Saab markasının satılmasının GM’ye hiç bir getirisi olmayacağı gibi işçi çıkışlarının da gündeme gelebileceğini de sözlerine ekledi.
Sol Parti NRW sözcüsü Schwabedissen yaptığı konuşmada, bu krizin yoksulların ve emekçilerin krizi olmadığını, kapitalist sistemin kendi krizi olduğunu, yardımların sistemi kurtarmak için yapılacağını, Sol Parti olarak işyerlerinin korunmasından yana olduklarını ve yardımların çalışanların durumunu iyileştirmek için yapılması gerektiğini, asgari ücretin her alanda uygulanması, taşeronlaşmanın yasaklanması, ücretlerin yükseltilmesi vb. talepler doğrultusunda işyerlerini kurtarma planlarının yapılabileceğini söyledi.
JW gazetesinden Daniel Behruzi ise bu krizin ne finans krizi, ne de kötü yöneticilerden kaynaklanan bir kriz olmadığını tam tersine kapitalizmin aşırı üretimden kaynaklanan ve elde edilen artı değerin çok az sayıda milyarderin elinde toplanmasından kaynaklandığını dile getirdi. Behruzi, krizin yükünü de krizi yaratanların çekmesi gerektiğini belirterek yapılacak yardımların bu sistemi tamir etmekten başka bir işe yaramayacağını verilecek yardımların er veya geç emekçilere ödetileceğini belirtti.
Sol Parti uluslararası ekonomi sözcüsü Ulla Lötzer de yaptığı konuşmada tek tek ülkelerde ve Avrupa Birliği’nde kurtarma paketlerinin konuşulduğunu yapılan proje ve paketlerin kapitalistleri kurtarma projeleri olduğunu, Sol Parti olarak işyerlerinin korunması ve yardım yapılmasına karşı olmadıklarını fakat yapılan yardımların nasıl ve kimler tarafından kontrol edileceği konusunda belirsizlik olduğunu söyledi. Lötzer, bu konuda işyeri temsilciliklerinin verilen yardımların kullanılmasında söz sahibi olması gerektiğini, ayrıca iyi bir kontrol mekanizması kurulması gerektiğini belirtti.
Emekçiler ne yapmalı?
Sevim Dağdelen, toplantının ikinci bölümünde, Sol Parti olarak amaçlarının sadece krizi tartışmak veya bu konuda bilgilendirmek olmadığını, işyerlerinden başlayarak bu krize neler yapabiliriz sorusuna yanıtlar bulmak olduğunu ifade etti.
Einenkel, Opel olarak birlikte hareket etmek zorunda olduklarını, bir Opel işyerini kurtarmak için diğerinin kapatılmasına ve orada çalışan emekçi kardeşlerinin işsiz kalmasına göz yumamayacaklarını, işyerlerinin ayakta kalması için her türlü fedakarlığı yapmak zorunda olduklarını belirtti.
Katharina Schwabedissen, emekçiler ve yoksullar olarak krizin yükünü çekmeyeceklerini bu krizden kurtulmanın da tek yolunun kapitalizmden kurtulmaktan geçtiğini belirterek Sol Parti olarak Ocak ayında işçi temsilcileri konferansı düzenleyerek krize karşı işyerlerinden başlayarak tüm kesimleri içine alacak bir örgütlenme başlatacaklarını belirtti.
Schwabedissen, “Bizler ‘Ya Sosyalizm Ya Barbarlık’’ şiarı etrafında yeniden mücadeleye sarılmalıyız” diyerek alkışlar içinde konuşmasını tamamladı.
Daniel Behruzi’de eğer emekçiler krizin yükünü çekmek istemiyorlarsa tabanda işyerinde, okulda, mahallede yaşamın her alanında bütün kesimleri içine alacak krize karşı komiteler kurulması gerektiği bunun için mücadeleci sendikacılar, işçi temsilcileri başta olmak üzere bu sistemden memnun olmayan herkese görev düştüğünü söyledi. Behruzi, “Bu konuda Almanya’nın güneyinde mücadeleci sendikacıların başlattığı kampanya sürmektedir. bu kampanya işyerleri başta olmak üzere tüm kesimlerde yaygınlaştırılmalıdır. Yoğun bir aydınlatma ve örgütleme faaliyeti sürdürülmelidir” dedi.