23 Ağustos Cuma günü Solingen’de IŞİD üyesi olduğu iddia edilen ve mülteci olarak Suriye’den geldiği belirtilen bir kişi tarafından gerçekleşen saldırıda 3 kişi yaşamını yitirdi, 8 kişi de ağır yaralandı.
Solingen şehrinin kuruluşunun 650.yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen ‘Fest der Vielen’ etkinliğinde, IŞİD gibi insanlık düşmanı faşist örgütlerin boğaz kesme yöntemiyle gerçekleşen katliam tam bir barbarlıktır. Tüm faşist örgütler gibi, göçmenler içerisinde çalışma sürdüren faşist-dinci örgütler derhal yasaklanmalı, dini ve etnik farklılıklar üzerinden düşmanlığı körükleyenler cezalandırılmalıdır.
FATURA MÜLTECİLERE KESİLMEMELİDİR!
IŞİD gibi insanlık düşmanı örgütlerin ortaya çıkmasına ve güçlenmesine neden olan koşullar, aynı zamanda milyonlarca insanın mülteci konumuna düşmesine, yerini-yurdunu kaybetmesine de neden olan koşullar. Afganistan, Irak, Suriye savaşları bu koşulları hazırlarken ve bu ülkeleri savaş bataklığına sürükleyen esas sorumlular da batılı devletlerdir.
Bu insanlık dışı katliamın mülteci ve göçmen düşmanlığına dönüştürülmesi ise IŞİD gibi faşist örgütlerin zayıflamasına değil, güç toplamasına hizmet edecektir. Binlerce mültecinin bu katliamda hiçbir sorumluluğu olmadığı gibi, onlar da bu vahşeti işleyen zihniyetin mağdurudurlar. Çok sayıda insan aynı zamanda bu barbarların katliamları nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır.
IRKÇI-FAŞİSTLERİN ZİHNİYETİ HEP AYNI!
Hanau’da 9 göçmeni katleden ırkçı-faşist ile Solingen de 3 kişiyi katledip, 8 kişiyi yaralayan faşistin farklı dinlere ve etnik kimliğe sahip olmaları insanlığa karşı suç işlemeleri bakımından fark oluşturmuyor. Bu katiller farklı kimliklere sahip olsalar da, aynı insanlık düşmanı zihniyetin mensubudurlar. İnsanların dini-dili-rengi üzerinden politika yapan, bunun üzerinden halklar arasında düşmanlık yaymaktadırlar. İşledikleri suçlara kılıf uydurmak için, halkların inançlarını, sorunlarını suiistimal etmeleri kimseyi kandırmamalıdır. IŞİD tarafından yapılan açıklamada, eylemin Gazze ile dayanışma için yapıldığının açıklanması, barbarca yapılan bir eylemin bu sorunla birleştirilmesi, esas bu katliama destek vermekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Bunun için ırkçılığa karşı mücadelenin başarıya ulaşmasının ilk adımı, emekçiler içerisinde yaratılmaya çalışılan bu önyargı ve düşmanlıklara açık bir şekilde karşı çıkmalı ve komşumuz, iş veya okul arkadaşımız olan yerli emekçilerin inançları ve yaşam biçimi üzerinden bölücü politikayı sürdürenlere daha güçlü bir şekilde dur demeliyiz.
HÜKÜMET ACİL ÖNLEM ALMALI,
FAŞİST ÖRGÜTLER YASAKLANMALIDIR!
Solingen’de yaşanan bu katliam yerli ve göçmen halklar arasında geniş bir tepkiye neden olmuştur. İnsanlar haklı olarak birlikte yaşamı tehlikeye atan bu olay karşısında gelecek için endişelenmektedir. AFD gibi ırkçı partiler bu endişeleri suiistimal ederek, toplumu bölmeye çalışırken, hükümet ve CDU gibi partiler ise polisiye önlemleri artırarak, mültecilere tamamen kapıları kapatarak sorunun çözümüne hizmet etmeyen önerileriyle, ırkçıların ve dinci-faşistlerin politikalarına hizmet etmektedir. Irkçı-faşist ve dinci-faşist güçlerin beslendiği zemin, savaş-yoksullaşma, mülteciliği yaratan koşullardır. Esas bu sorunların çözümü doğrultusunda atılacak adımların yanında, her türden faşist örgütün yasaklanması, yerli ve göçmen emekçilerin birlikte yaşamına katkı sunacaktır.
DİDF olarak tüm Türkiyeli emekçileri, Solingen’de yaşanan terör saldırısını kınamak, yaşamını yitirenleri anmak, yaralılarla dayanışmak için düzenlenen etkinliklere katılmaya, yerli ve göçmen emekçiler arasındaki dostluğu ve dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyoruz.