Milyonlarca işçi ve emekçi dünyanın her tarafında 1 Mayıs’ta daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için, baskıya, sömürüye, savaş kışkırtıcılığına ve tehditlerine karşı alanlara çıkarak taleplerini haykıracak.
Büyük krizden beş yıl sonra başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın değişik bölgelerinde yeniden kriz belirtileri baş gösteriyor. Krizden çıkamayan Güney Avrupa ülkeleri olduğu gibi henüz krizin yarattığı tahribatın altından kalkmaya çalışan Doğu Avrupa ülkeleri için yeni bir kriz dalgası bu ülkeleri çok daha büyük yıkımlara sürükleme potansiyeli taşıyor.
Krizi en az zararla atlatan Almanya ekonomisi yaklaşık bir yıldır neredeyse yerinde sayıyor. 2012 sonunda daralma yaşandı. Otomobil ve makine sektöründe satışlar düşerken inşaat sektöründe ciddi bir daralma gündemde. Eğer yeniden faturanın biz işçi ve emekçilere çıkartılmasını istemiyorsak bugünden harekete geçerek sermaye ve hükümetine karşı taleplerimizi belirlememiz gerekiyor.
ÜCRETLER ARTMALI – ÇALIŞMA KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİ!
2013 milyonlarca emekçi için toplu sözleşme (TİS) yılı olduğu gibi genel seçimlerinde yapılacağı için ‘seçim yılı’ olarak da anılıyor. Değişik işkollarında TİS dönemi sona ererken metal, inşaat, ticaret, temizlik gibi işkollarında henüz daha başlangıç aşamasında.
NRW ve Hamburg eyaletlerinde başta havaalanları olmak üzere değişik dallarda güvenlikten sorumlu emekçiler verdikleri kararlı mücadeleyle ücretlerinin çalıştıkları alanlara göre %10 ila %18 arası artmasını sağladılar. Ücret TİS’lerinin gündemde olduğu bütün işkollarında ücretlerin gerçekten de işçiler için ‘hissedilebilir düzeyde’ artması için mücadelelerin aynı kararlılıkla verilmesi zorunluluktur. Yoksa geçmiş yıllarda olduğu gibi bu kez de enflasyon artışı civarında olan sözde bir ücret artışı ile TİS dönemi geçiştirilecek! Yıllardır gerçek ücretler düşmekte olduğu için bu yıl ücretlerin artması ve yaşam koşullarımızın iyileşmesi için mücadele etmeliyiz.
Aynı zamanda çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi için de mücadele etmeliyiz. Esnek çalışmanın sınırsızlaştırıldığı, sayısız çalışma modelleri altında sömürünün yoğunlaştığı bir süreçten geçmekteyiz. Sermaye ve hükümeti işçi ve emekçileri makinelerin bir parçası olarak görmekteler ve her şeyi üretim ihtiyacına göre planlamaktalar. Oysa biz yaşamak için çalışıyoruz – çalışmak için yaşamıyoruz! Hafta sonları ailemizle, eşimiz dostumuzla olmak istiyoruz; sosyal kültürel ve siyasi aktivitelere zaman ayırmak istiyoruz. Bütün bunların gerçekleşmesi için de sendikalarda, sermayenin ihtiyaçlarını gözeten değil emekçilerin ve ailelerinin ihtiyaçlarını gözeten bir mücadeleci çizginin hakim olması gerekiyor. Bunu sağlayacak olan da yine bizleriz!
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET!
1 Mayıs’ın birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak ortaya çıkmasından bu yana ileri sürülen taleplerin başında ‘eşit işe eşit ücret’ gelmektedir. Bugün sermaye, elindeki bütün olanakları kullanarak işçiler arası rekabeti artırmakta. Aynı fabrikada aynı işi yapan dört işçiye dört farklı ücret ödenmekte ve bu uygulama yasa dışı bile değil! Sermaye yanlısı hükümetlerin yaptıkları yasal düzenlemeler sayesinde kiralık işçilik, işlerin taşeron firmalara devredilmesi bugün geçmişten çok daha kolay yapılabiliyor.
Eşit işe eşit ücretin sağlanması için kiralık işçiliğin ve taşeron firmaların yasaklanması ve bu firmalarda çalışan bütün işçileri kadroya alınmasıyla gerçekleşebilir. Bu nedenle DGB’nin kiralık işçilerle ilgili sözleşmeleri uzatmaması büyük önem arz etmektedir.
YAŞASIN İŞÇİLERİN SERMAYEYE KARŞI BİRLİĞİ!
Yukarıda ifade ettiğimiz ve edemediğimiz birçok talebin hayat bulması için işçi ve emekçilerin birlikte ve dayanışma içinde mücadele etmeleri şarttır. Bu nedenle 1 Mayıs gösteri ve mitinglerinin de güçlü geçmesi zorunluluktur. Alanlarda hem sermayeye hem de işbirlikçi sendika bürokratlarına karşı taleplerimizi birlikte haykırmalıyız.
– Eşit işe eşit ücret
– Kiralık ve taşeron işçilik yasaklansın!
DIDF