Dünya Mülteciler Gününde yapılması gereken mültecilerin haklarının her şart altında korunması ve yaşamlarının güvence altına alınmasıdır. Ne yazık ki böyle olmadı ve olmuyor! Yaşananlar tüm emekçiler olarak mültecilik hakkını savunmanın bir insanlık görevi olduğunu bir kez daha gösterdi.
6 gün önce Akdeniz yine yüzlerce insana mezar oldu. Libya’dan İtalya’ya gitmek üzere yola çıkan 750 kişilik bot battı. 568 kişi kayıp, 78 kişinin cansız bedeni bulundu, 104 kişi kurtarıldı. Olayın yaşandığı saatler içinde olup-bitenler tam bir insanlık dramı. Çünkü SOS çağrısı ulaştığında harekete geçilseydi insanlar yaşıyor olacaktı. Avrupa Birliği sınırlarını ‘koruyan’ Frontex ajansı ve Yunan yetkililer birbirini suçluyor. Suçlular, çünkü saatlerce insan hayatlarını kurtarmak için harekete geçmediler. Ama sadece onlar değil, tüm AB ülkeleri ve ABD suça ortak. İnsanları evlerinden, ülkelerinden çıkmaya zorlayan şartların sorumluları onlar.
İnsanların yurtlarını terk etmesinin nedenlerinin başında, savaşlar, silah ticareti, iklim krizi, çevre tahribatı, baskıcı rejimler gelmektedir. 108 milyon insan evini terketmiş durumda. AB’nin başını çeken Almanya ve Fransa şu anda devam eden her savaşın tarafı durumundadır. Tüm otokrat-gerici-faşist iktidarlar bunlar tarafından da desteklenmektedir.
Ne yazık ki, 600’ün üzerinde insanın yaşamını Akdeniz sularında yaşamını kaybetmesi yaşanan son facia olmayacak.
8-9 Haziran tarihlerinde toplanan AB İçişleri Bakanları mülteci politikaları konusunda vardıkları anlaşmayla, AB ülkelerine gelmek isteyen mültecilere kapıları tamamen kapattı. AB kıtası mültecilerden ‘korunmaya’ alındı. Afrika ve AB arasında sınır olan Akdeniz ve Ege denizi sınır durumunda. Sonucu ise, güvencesiz yollar ve araçlarla insan tacirlerinin elinde sığınak arayan insanlar yaşamlarını kaybetmeye devam edecek. Bu anlaşmayla, mülteci katliamları AB eliyle planlanmış olacak.
AB anlaşmasının Almanya’da SPD ve Yeşillerin de içinde yer aldığı koalisyon hükümeti tarafından da onaylanması tam bir iki yüzlülüktür. Mülteci dostu görünen SPD ve Yeşiller partisinin savaş ve silahlanma konusunda olduğu gibi, seçim öncesi söylediklerinde samimi olmadığı bir kez daha görüldü.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak, tüm emekçileri mültecilerle dayanışmaya, nerede olursa olsun mülteci düşmanlığına karşı çıkmaya, mülteci düşmanlığının emekçi düşmanlığı olduğunu bilerek, emekçilerin birliğini güçlendirmeye çağırıyoruz!
-AB hükümetlerinin mültecilik hakkını yok eden bu anlaşması derhal geri çekilmelidir. AB sınırları içerisinde oluşacak toplama kamplarından vazgeçilmelidir!
-‘Güvenli ülke’ anlaşmaları iptal edilmeli, insanların istedikleri ülkelerde iltica başvurusu yapabilme koşulları yaratılmalıdır!