Türkiye’de basına, Kürt halkına, siyasetçilere, demokratik güçlere yönelik yasaklamalar, baskılar ve tutuklamalar dinmek bilmiyor. Daha önce 12 televizyon ve 11 radyonun kapatılmasından sonra, önceki gün toplam 15 ajans, gazete ve dergi daha yasaklandı. Gözaltına alınan Diyarbakır Belediyesi eşbaşkanları Gülten Kışanak ve Fırat Anlı tutuklanarak cezaevine konuldu.
Bunlar yetmiyormuş gibi bu sabah Türkiye’nin en köklü gazetelerinden Cumhuriyet’e karşı geniş çaplı bir operasyon düzenlendi, yazarları ve yöneticileri gözaltına alındı. Yıllardır Gülen Cemaati’nin yaptıklarını eleştiren Cumhuriyet yazarlarının şimdi “FETÖ ile işbirliği’yle suçlanarak, PKK/KCK ile bağlantılandırılarak gözaltına alınması, rejimin ne kadar pervasızlaştığını yeterince ortaya koyuyor.
Saldırıların boyutu, Türkiye’de AKP/Erdoğan’dan farklı düşünen, hareket eden güçlere hayat hakkı tanınmadığını, hızla baskıcı, otoriter bir rejimin inşa edildiğini gösteriyor.
Avrupa Birliği (AB) ise tam üyelik müzakereleri sürdürdüğü Türkiye’de basına, Kürt siyasetçilere ve demokratik güçlere yönelik bu baskı ve sindirme politikaları karşısında tam anlamıyla bir suskunluk içerisinde.
Yapılan resmi açıklamalarda AKP Hükümeti/Erdoğan yumuşak şekilde eleştirilirken, ilişkilerin bozulmamasına özellikle özen gösteriliyor. Benzer yaklaşım tek tek Avrupa ülkeleri için de geçerli.
Sürekli sözünü ettikleri insan hakları, bazın özgürlüğü, kişi dokunulmazlığı ve demokrasinin, söz konusu ülke, sığınmacılar üzerinden pazarlık yaptıkları, Türkiye olunca çok da önemli olmadığı anlaşılmıştır.
Erdoğan/AKP bu nedenle içeride yaptığı baskılara karşı Avrupa Birliği’nin gereken tepkiyi göstermeyeceğini bildiği için rahat hareket etmekte, baskıların dozajını her geçen gün biraz daha artırmaktadır.
Türkiye’de savaş ve baskının yerine barışın, gerilim yerine diyaloğun hakim olması için Erdoğan/AKP’ye verilen politik desteğin derhal çekilmesine ihtiyaç vardır.
Gözaltına alınan, tutuklanan bütün gazeteci ve siyasetçilerin derhal serbest bırakılmasını, demokratik hak ve özgürlükleri askıya alan OHAL uygulamasının geçersiz sayılarak sona erdirilmesini, Kanun Hükmündeki Kararnameler’in derhal kaldırılmasını talep ediyoruz.
Başta Almanya olmak üzere AB ülkelerini Erdoğan/AKP’ye verdikleri desteği çekmeye, AB ile müzakereleri OHAL kaldırılıncaya kadar durdurmaya ve silah satışını sonlandırmaya çağırıyoruz.
DİDF YÖNETİM KURULU
31.10.2016