Geleneksel olarak iki yılda bir düzenlediğimiz açık hava festivalimiz için 15 Haziran’da Köln’de buluşuyoruz. Farklı inançlardan ve etnik kökenden işçi ve emekçilerin birliğini, kardeşliğini ve dayanışmasını güçlendirmek için bir araya geliyoruz. Birlik ve dayanışmaya ihtiyacının her gün biraz daha arttığı günlerden geçiyoruz. Gelin hep beraber ‘ırkçılığa hayır’, ‘yaşasın işçilerin-emekçilerin kardeşliği’ diyelim!
Emekçilerin mücadelesini büyütelim!
Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi, son senelerde Almanya’daki emekçilerin de çalışma ve yaşam koşulları kötüleşti. Güvencesiz ve düşük ücretli işler yaygınlaşmaya devam ediyor. Milyonlarca emekli yoksulluk koşullarına mahkum edilmiş durumda. Kiralar almış başını gidiyor, sağlık hizmetleri her gün biraz daha kötüleşiyor. Çevre ve doğa öylesine tahrip edildi ki, mevsimler değişti, kanser gibi ölümcül hastalıklar normalleşti. Bu süreçte zenginler daha zengin oldu. Irkçılık yaygınlaştı. Avrupa’nın birçok ülkesinde ırkçı-faşist partiler hükümet veya hükümet ortakları oldular.
Dünyanın gidişatı emekçiler için pek parlak değil. Hükümetler, bir yandan insanları dini ve etnik kimlikleri üzerinden bölüp düşmanlaştırma politikaları izlerken, diğer yandan hızla silahlanıp bölgesel savaşları kışkırtıyor, emekçilerin kazanmış olduğu sosyal hakları kısıtlamaya çalışıyor. IŞİD gibi faşist çetelerin ortaya çıkması, Yeni Zelanda’da yaşanan faşist katliamlar gibi saldırıların artması bu politikaların sonucudur. Milyonlarca insanın savaş ve çatışma nedeniyle yerini, yurdunu terk etmesi, çocukların açlıktan ölmesi zenginlerin daha zengin olabilmesi içindir. Yeni bir savaş tehlikesi ise her gün biraz daha artıyor.
Sessiz kalmıyoruz, çünkü çaresiz değiliz!
Ancak milyonlarca insan bu gidişata karşı çıkıyor. Faturayı zenginlerin ödemesi, hükümetlerin zenginlerden yana politika yapmaktan vazgeçmesi için mücadele ediyor. Geçtiğimiz yıl Berlin’de ırkçılığa karşı bir araya gelen 240 bin kişi, çevrenin tahrip edilmesine karşı 15 Mart’ta sokağa çıkan 300 binden fazla öğrenci, 8 Mart günü sokaklara çıkan onbinlerce kadın, sağlık hizmetlerinin düzeltilmesi ve ev kiralarının düşürülmesi için mücadele hepimize umut veriyor. Bizler birleştikçe, sorunlara karşı çözüm bulabilir, ırkçılığı püskürtebilir, emekçilerin kardeşliğini ve mücadelesini güçlendirebiliriz. Biz dünyanın dil, din ve etnik kimlikler üzerinden değil, yoksullar ve zenginler olarak bölündüğünü düşünüyoruz.
Gelin gelecek için umutlarımızı büyütelim!
Bütün bu gelişmelerden en fazla zarar gören işçiler, emekçiler ve yoksul halklardır. Bu gidişata da ancak onlar ‘dur’ diyebilir. Bizi bölmeye çalışanlara inat, birleştikçe daha iyi bir gelecek kurabiliriz. Birleştikçe çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz. Bunun için, Türkiye kökenli göçmen emekçiler olarak, Alman emekçileriyle daha fazla birlikte hareket etmeliyiz. Dil, din, ırk farklılıkları üzerinden bizleri bölen ve hayatımızı zorlaştıran politikalara ‘hayır’ demeliyiz.
Gelin, aynı olan sorunlarımızın çözümü için birliğimizi güçlendirelim. Demokrasi ve insan hakları için, halkların eşit ve kardeşçe yaşaması için mücadele edenlerle dayanışmayı büyütelim.
Gelin değişik dillerden ezgiler eşliğinde, güzel bir gün geçirerek, bir kez daha birlikteliğin gücünü yaşayalım. Biz istersek, yaşam da dünya da güzelleşir. Irkçılara, faşistlere, yaşamımızı zorlaştıranlara karşı, “benim de sözüm var” diyen herkesi festivalimize bekliyoruz.