14 Mayıs’da Türkiye’de yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin resmi olmayan sonuçları açıklandı. Bu sonuçlara göre cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı. Parlamento seçimlerinde ise AKP bir önceki seçimlere göre ciddi oy kaybetmesine rağmen birinci parti olma konumunu korudu.
Seçim kampanyası süresince Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarı elindeki devlet olanak ve kaynaklarını daha hedefli bir şekilde muhalefeti susturma, tehdit etme, provakasyon yaratma olarak kullandı. Hüda-Par gibi faşist katillerin listelere konması, seçim sonuçlarıyla darbe yapılacağı propagandasının yapılması, 2015’teki 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında kullanılan şiddet yöntemlerini her fırsatta hatırlatarak, kaos olacak ve çatışma çıkacak algısı yaratılarak seçmenler etkilenmeye çalışıldı. Oy verme ve sayma konusunda birçok şaibeli olay yaşanmasına, Anadolu Ajansı, YSK gibi AKP’nin denetimindeki kurumlar aracılığıyla yapılan müdahalelere rağmen Erdoğan istediğine ulaşamamış ve birinci turda seçilememiştir.
Tek adam rejimine karşı emekten, halktan ve demokrasiden yana hareket eden güçler de Erdoğan’ın kesin yenilgiye uğratılması hedefine tam ulaşamadı. Ancak Erdoğan ve iktidarının halk nezdinde güç kaybetmesi, halk içerisinde başlayan değişim isteği bu seçimlerde muhalif kesimlerin dayanaklarını güçlendirdi.
Seçim sonuçları ve Türkiye’nin içinden geçtiği siyasal koşullar bir kez daha göstermektedir ki, Türkiye’nin demokratik ve özgür bir ülke olabilmesinin yolu, tüm ezilenlerin ve emekçilerin hem sandıklarda hem de hayatın tüm alanlarında birliğini ve mücadelesini güçlendirmesiyle ancak olanaklı olabilir. Bunun için demokrasi güçleriyle dayanışmayı güçlendirmeye devam edeceğiz.
Erdoğan’nın yurt dışında da desteği azaldı!
2018’de yurt dışında toplam yüzde 60 oy almayı başaran Erdoğan’un oyu bu seçimlerde yüzde 57’ye düştü. Almanya’da ise beş yıl önce aldığı yüzde 64’lük oyu korumayı başarırken, partisi yurt dışında yüzde 8’den fazla oy kaybına uğradı. Yaşadığımız Almanya’da AKP beş yıl öncesine göre yüzde 5 oy kaybına uğrayarak yüzde 50 oy alabildi.
Seçim sandıklarının yurt dışına geldiği günden bu yana, değişik nedenlerden dolayı yurt dışında yaşayanlardan daha güçlü destek elde eden Erdoğan’nın bu seçimlerde yurt dışında da oyları düştü. Almanya’da yaşayan emekçilerin Almanya’da yaşamış olduğu sorunları suiistimal eden AKP hükümeti, emekçileri kutuplaştıran, içe kapanmayı teşvik eden politikalarla emekçilerin bu ülkedeki yaşamına zarar vermektedir.
Bunun için Federasyonumuz demokratik bir Türkiye’nin yurtdışındaki emekçilerin yaşamını da kolaylaştıracağını bilerek, 14 Mayıs seçimlerinde milletvekilliği seçimlerinde Yeşil Sol Parti’yi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemiştir. 20-24 Mayıs tarihleri arasında yurt dışında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de demokrasi güçlerini desteklemeye devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan göçmen emekçileri Almanya’da Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeye çağırıyoruz.
Erdoğan ve AKP oluşturmuş olduğu gerici-ırkçı, kadın düşmanı ittifakla parlamentoda salt çoğunluğu alarak, insan haklarının tamamen yok edileceği koşulları oluşturma konusunda ilk adımı atmıştır. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda demokrasi güçleri Türkiye’nin karanlık bir yolda ilerlemesini durdurabilir. Bu açıdan 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimleri büyük bir önem taşıyor. Seçim sonuçları aynı zamanda yurt dışından kullanılan oyların ne denli önemli olduğu da görüldü. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerin de her bir oyun değerli olduğu ortada.
Temel hak ve özgürlükleri yok sayan, işçi sınıfı ve halklara karşı her türlü baskı ve sindirme politikası izleyen Erdoğan’ın kaybetmesi, Almanya’da yaşayan biz Türkiye kökenli işçi ve emekçilerin de çıkarınadır. Halkların bir arada barış içerisinde yaşadığı, açlık ve yoksulluğun önüne geçildiği bir Türkiye bizlerin de beklentisidir.
Bu nedenle gün umutsuzluk ve karamsarlık değil, Türkiye halkının ve emekçilerinin demokrasi, özgürlük ve insanca yaşama talebine daha fazla destek verme günüdür.
Israrlı ve sabırlı bir çalışmayla Erdoğan’ın kaybetmesinin mümkün olduğunu unutmadan, tüm emekçileri, kararlılıkla, Türkiye’nin emekten, demokrasiden ve özgürlükten yana bir yola girebilmesine destek olmaya çağırıyoruz.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Yönetim Kurulu