Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel’de ‘Elinde belgesi olan gelsin’ açıklamasına İslami holding mağdurları pek itibar etmedi
Avrupa ülkelerinde yıllarca çalışarak elde ettikleri birikimlerini İslami holdinglerine kaptıranların dramı yıllardır değişik dönemlerde gündeme geliyor. Avrupa’daki mahkemeler tarafından paraların geri ödenmesi yönünde alınan kararların çoğu Türkiye’de tannmadığı için mağdurlar paralarını geri alamıyor. Bu konuda holding mağdurlarının kurduğu Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği (ATDD) tarafından hükümet ve meclis düzeyinde yapılan girişimlerin tümü de sonuçsuz kalmıştı. Yüzbinlerce insanı dolandıran şirketlerin başında gelen Yimpaş, Kombassan gibi holdinglerin çoğunun mevcut hükümetle içli-dışlı olması, neredeyse umutları tüketmiş durumda.
Hani bana mı sormuştun?
İslami şirketlere birikimlerini kaptıranların politik olarak kendisine yakın hissettiği ve büyük umutlar bağladığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bugüne kadar bir adım atmadı. Tam tersine, hak arayanları aşağıladı, susturdu. Holdingler tarafından parasına el konuyan bir kişinin feryadına Erdoğan, “Verirken bana mı sordun” diye tepki göstermişti.
Ama bugüne kadar “Bana mı sordun?” diyen başbakan Erdoğan Brüksel’de dernek temsilcileriyle yaptığı görüşmede, paraların geri ödenmesi için “yasal süreç” başlattıklarını söyledi. Erdoğan bir soru üzerine, “Bu konuda yasal bir süreç başlattık. Hazırlıklarımız var. Ancak elinde belgesi olmayan için ne yapabiliriz? Bu belge işi çok önemli. Bir senet, resmi bir evrak. Para yatırdığınıza dair bir vesika gerekli. Adamlar bu işte uyanık hareket etmişler. İnsanımızı ‘kar-zarar ortaklığına’ üye yapmışlar. Şimdi ortada kar yok, zarar var. Acı bir durum. ‘Konut Edindirme Projesi’ altında devlet de vatandaşlardan para topladı. Şimdi elinde belgesi olmayana geri para ödeyemiyoruz. Ödesek, herkes çıkıp para isteyecek. Bu olmaz” dedi.
Başbakanın bu yanıtı, bugüne kadar inkar ettiği, görmek istemediği İslami holdinglerin dolandırıcılığını kabul ettiği anlamına geliyor. Ancak, belgesi olana ne yapılacağı, nasıl bir işlemden geçirileceği konusunda ise en küçük bir ipucu bulunmuyor.
Mücadele kabul ettirdi
Erdoğan’ın bu çıkışını gazetemize değerlendiren ve Erdoğan’ın yakın arkadaşı Halil Demirkaya’nın sahibi olduğu Demirkaya Holding’e parasını kaptıran ATDD Başkanı Muhammed Demirci, gazetemize yaptığı açıklamada Erdoğan’ın bugün dolandırıcılığı kabul etmesinde verilen mücadelenin rolünün çok büyük olduğunu söyledi. Demirci yaptığı açıklamada, “Başbakan, ‘bir şey yapacağız’ diyor. Ama ne yapacağını söylemiyor. Bana göre, uzun süreden beri bizlerin sürdürdüğü mücadele artık Türkiye hükümeti tarafından da görülmek zorunda kaldı. Her alanda ne yaptığımızı biliyorlar. Bakanlar ve Meclis Başkanı, partiler ile görüşmeler yaptık. Onlar da artık bir şeyler yapılması gerektiğini kabul ettiler. Her şeyden önce bu çok gecikmiş bir çıkıştır” dedi.
Demirci yaptığı açıklamada devamla, Başbakan ve diğer bakanların Almanya’ya her gelişinde kendilerini karşılarında bulduklarını hatırlatarak, “ne yapacaklarını söylemelerinin temelinde açtığımız davalar bulunuyor. Hükümetle içli-dışlı olan şirketlere karşı Türkiye’de de davalar açtık. Bu şirketler de hükümete sürekli birşeylerin yapılması yönünde telkinde bulunuyorlar. Hükümet, ‘bir şey yapacağız’ diyerek yeni bir beklenti yaratıyor ve daha fazla vatandaşın mahkemeye başvurmasını engellemek istiyor. Zaten zaman aşımı süresi de yaklaştığı için de bu şirketler yakayı ucuza kurtarabilir. Açıklamanın başka hiç bir anlamı yoktur” dedi.
Şirketler hükümeti engelliyor
Demirci, Avrupa ülkelerinde yüzbinlerce insandan kar-zarar ortaklığı adı altında para toplayan şirketlerin halen hükümet üzerinde etkili olduğunu da ifade ederek, “Türkiye, Avrupa’da alınan mahkeme kararlarını tanımamakla bunu gösteriyor. 1 Ocak 2009’dan itibaren Türkiye isterse AB ülkeleri arasında karşılıklı olarak tanınan mahkeme kararlarını tanıyabilir. Yani Almanya’da alınan bir karar olduğu gibi Türkiye’de de kabul edilir ve uygulanır. Bu hepimizin yararına. Hükümetin atacağı ilk adım İslami holdingler aleyine verilen kararları tanıyarak, yürürlüğe koymasıdır” dedi.