Bütün dünyanın işçileri ve ezilen halkları bu yıl 111. kez işçi ve emekçilerin uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ı büyük bir coşkuyla kutlamaya hazırlanıyorlar.
Bu 1 Mayıs bütün ülkelerin işçi ve emekçileri için ‘daha özel’ ve geçmiş yıllardan farklı özelliklerle yüklü olacak! Yaşanan kriz Almanya’yı giderek daha fazla etkisi altına alıyor. Her gün fabrika iflasları, işten atılmak için sıraya koyulan on binlerce işçi, kısa çalışmaya gönderilen yüz binlerin haberleriyle karşı karşıya kalıyoruz.
Krize “çare” olarak hazırlanan “kurtarma paketleri”ni yenileri izliyor. CDU/CSU/SPD hükümeti bugüne kadar bankalara ve tekellere 820 milyar Euro verme sözü verdi! Bunun 150 milyarı bankaların, yaklaşık 100 milyarı da “konjonktür paketi” olarak tekellerin kasalarına aktarıldı bile!
İşçi ve emekçilere ise yine krizin faturasını ödemek kalıyor! Hükümetin aklına ilk gelen sosyal güvenlik ve sağlık sisteminin kasalarını talan etmek, eğitim, sosyal ve kültürel alanlarda kesintiye gitmek oluyor. Ayrıca bugün bankaları ve tekelleri kurtarmak için yapılan devlet borçları önümüzdeki yıllarda işçi ve emekçilerin ücret ve tüketim vergileri artırılarak karşılanacak. Federal Maliye Bakanı Steinbrück alay edercesine, “Ne yazık ki fatura bu işle hiç ilgisi olmayanlara çıkacak” diyor!
ÇALIŞMA VE YAŞAM KOŞULLARI KÖTÜLEŞİYOR
Taşeron firmalarda karın tokluğuna çalışmak zorunda bırakılan yüz binlerce işçi krizin ilk belirtilerinde kapının önüne koyuldular. Henüz işten atılmayanlar ise daha kötü çalışma şartlarına maruz bırakılıyorlar ve her an işten atılma korkusu içindeler.
Her ay yüz binlerce kadrolu işçi kısa çalışmaya çıkartılırken (Ekim-Mart arası 2,2 milyon işçi kısa çalışmaya çıkartıldı!) henüz üretimde bulunan milyonlarca işçi ve emekçinin ise çalışma koşulları kötüleşiyor. Metal işkolunda 1,8 milyon işçinin ücret zamları gasp edildi. Ama tekeller bununla yetinmiyor. Yüzlerce fabrika ve işletmede haftalık çalışma süreleri ücret karşılığı olmadan kısaltılıyor, Noel, izin ve diğer ikramiyeler gasp ediliyor, mesai zamları ödenmiyor!
Son 15 yıldır milyonlarca işçi ve emekçinin reel ücretleri gerilediği bilinen bir gerçek. Şimdi ise bu yeni ücret gasplarıyla yaşam koşulları iyice kötüleşti. Ayın sonunu getirmekte, evin kirasını, banka kredisini, taksitleri ödemekte zorlananların sayısı sürekli artıyor. 3 milyona yakın emekçi Hartz 4 yardımından daha az ücretle çalışmak zorunda.
FATURAYI ZENGİNLER ÖDESİN!
Krizin faturasını bu ülkenin zenginleri çok rahatlıkla ödeyebilirler. Devletin açıkladığı resmi raporlara göre Almanya’da zenginlerin elindeki servet 2007 sonunda 6,6 trilyon Euro dolayındaydı. En tepedeki yüzde 10’luk kesim bütün toplumsal servetin yüzde 61’ine sahipti.
Krizin asıl sorumluları; bankalar ve tekeller ise, durum ne olursa olsun, kârlarından vazgeçmiyorlar! Binlerce işçiyi işten atan, on binlercesini kısa çalışmaya çıkaran, ücretlerini gasp eden tekeller ve bankalar, hissedarlarına milyarlarca Euro’yu aktarıyorlar! Almanya’nın en büyük 30 işletmesinin kayıtlı olduğu DAX şirketleri Mayıs sonuna kadar 22,5 milyar Euro’yu hissedarlarına ödeyecekler!
İşte kapitalizm adaleti! Bir tarafta bir avuç sermayedar kasalarını tıka basa doldururken diğer tarafta yaşam mücadelesi vermek zorunda bırakılan milyonlarca emekçi!
Zenginlerin servetine cüzi vergi koyulması bile krizin bugüne kadar çıkan faturasını yeter artar! Ama hükümet buna yanaşmak bir yana zenginlerin kasasına aralıksız para akıtıyor!
ŞİMDİ DAYANIŞMA, BİRLİK VE MÜCADELE ZAMANI!
Kriz bir tarafta milyonlarca emekçinin yaşam ve çalışma koşullarının kötüleşmesine neden olurken henüz krizden fazla etkilenmeyenlerde var. Buna karşın kimse “kriz beni etkilemez” deme lüksü yok!
Daha dün kale gibi sağlam görünen onlarca tekel bugün iflasın eşiğinde bulunuyor. Taşeron işçileri işten atarken susarsak, sözleşmeli işçilere ‘iki ay sonra işten ayrılacaksınız’ denildiğinde başımızı çevirirsek sıra bize geldiğinde yalnız kaldığımızı göreceğiz!
Bu nedenle başımızı çevirmek yerine işten atmalara karşı çalışma sürelerinin tam ücret ve personel karşılığı kısaltılması, yoksulluğun önüne geçmek için alım gücünün yükseltilmesi ve bütün branşlarda yasal asgari ücret için mücadele etmeyiz!
Sermaye yandaşları krizin en derinleştiği bu dönem işçileri yerli ve yabancı olarak bölmeye çalışıyor. Milliyetçi parti ve gruplar “işyerleri önce Almanlara” veya “Türk olduğunuz için işten atılıyorsunuz” yönünde propagandalar eşliğinde işçi ve emekçilerin birliğini darbe vurmaya çalışıyorlar.
Gün dayanışma, birlik ve mücadeleyi örgütleme günüdür! Sermayenin ve yandaşlarının bölme çabalarına karşı birlikte hareket etmenin ve saldırıları geri püskürtmenin günüdür!
28 Mart günü Berlin ve Frankfurt’ta 50 binden fazla emekçi sessizliği bozarak ilk adımı attılar ve “Krizin faturasını ödemeyeceğiz” diyerek alanlara çıktılar. Almanya’nın yüzlerce şehrinde yüzbinlerce emekçi 1 Mayıs’ta yine bu şiar altında alanlara çıkacak. Önümüzdeki hafta ve aylarda krizin etkilerine karşı ve faturasını ödememek için daha birçok eylemler düzenlenecek.
DİDF olarak bütün Türkiyeli emekçileri emeklerine sahip çıkmak ve saldırıları püskürtmek için başta 1 Mayıs olmak üzere bütün gösterilere ve eylemlere katılmaya çağırıyoruz.
Yaşasın işçi ve emekçilerin uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü!
Yaşasın 1 Mayıs İşçi Bayramı!
- Krizin faturasını zenginler ödesin!
- Taşeron işçilik yasaklansın!
- İşten atmalar yasaklansın
- 10 Euro yasal asgari saat ücreti
- Ücret gasplarına hayır!
- Alım gücü artırılsın!
- Haftalık çalışma süreleri tam ücret karşılığı Kısaltılsın!
- 67 yaşında emeklilik geri alınsın!
- İşletme vergileri yükseltilsin – Milyonerlerden özel vergi kesilsin!