Emekden yana politika yapmak için adayım!
Demokratik İşçi Dernekleri federasyonu Yönetim Kurulu üyesi, Özlem Alev Demirel, Sol Parti Eyalet Listesinden yeniden aday. Geride bıraktığımız dönemde, işçilerin emekçilerin aleyhine olan hiç bir karara oy vermeyen, üniversite harçlarının kaldırılmasında etken olan, milletvekili maaşlarının artırılmasına da karşı çıkan adayımız, yeniden seçilerek NRW Parlementosu’nda Türkiye kökenli işçi ve emekçilerin de sesi olmak istiyor. NRW‘nin tümünde Sol Parti’ye verilecek her oy, emekten yana politikaları daha da güçlendirecektir!
Sol Parti’yi ( Die Linke) destekleyelim!
13 Mayıs’da Kuzey Ren Westfalya’da eyalet parlemento seçimleri yapılıyor. SPD ve Yeşiller’den oluşan azınlık hükümetinin hazırladığı kısıtlama bütçesinin reddedilmesi nedeniyle NRW parlamentosu fesh edildi ve erken seçim kararı alındı.
NRW, Almanya’da nüfusu en fazla olan ve aynı zamanda Türkiye kökenli göçmenlerin en yoğun yaşadığı eyalet. Bu eyalette uygulanan politikalar, Almanya genelinde uygulanan politikaları da etkilemekte. Ayrıca 13 Mayıs seçimleri normal koşullarda yapılmıyor. İşçilerin, emekçilerin çalışma koşullarının sürekli zorlaştığı, geçim derdinin büyüdüğü, eğitim olanaklarının kötüleştiği, sağlık hizmetlerinin paralı hale getirildiği, ırkçı-faşist örgütlerin daha da saldırganlaştığı bir dönemde gerçekleşiyor. Böyle bir dönemde işçilerin-emekçilerin, gençlerin gelişmelere müdahale etmesi, yaşam koşullarının iyileşmesi , değişik uluslardan,degişik inançlardan emekçilerin birliğini güçlendirmek için mücadele etmesi her zamankinden daha da önemli. Herkesi 13 Mayıs’da yapılacak seçimlere katılmaya, emekçilerin talepleri için mücadele etmeye, emekçilerin birliği için oy vermeye çağırıyoruz!
Zenginlerden yana politikalara hayır!
CDU-FDP, SPD-Yeşiller şu veya bu şekilde bugüne kadar uygulanan ‘işçi ve emekçilerden alıp, zenginlere verme’ politikalarının devamından yana. Federal hükümetin ve eyalet hükümetlerinin senelerdir sürdürdüğü kısıtlama politikaları, bugün birçok belediyeyi iflasın eşiğine getirdiç Planlanan kısıtlamalar, belediyelerin asgari hizmet vermesini de engelleyecek. Ruhr bölgesinin ‘fakirlik raporu’nda Dortmund, Duisburg, Gelsenkirschen gibi büyük şehirlerin bazı semtlerinin sadece yoksulların yaşadığı semtler haline geldiği açıklandı. Uygulanan kısıtlamalar, dar gelirlilerin, işsizlerin, emeklilerin yaşam koşullarını daha da kötüleştirecektir. Hepimiz biliyoruz ki, yoksulluk kader değildir. Uygulanan politikalar insanları yoksullaştırıyor, işsiz bırakıyor, sosyal yardıma muhtaç duruma getiriyor. Bugün, çalıştığı halde sosyal yardıma muhtaç onbinlerce insan var. Bu politikalara dur demeliyiz. Emekçilerin haklarını kısıtlayan, yaşamlarını kötüleştiren partilere oy vermemeliyiz!
Seçimlere katılan partiler içerisinde kısıtlamalara karşı olan, kısıtlamaların biraz da zenginlerden yapılmasını savunan tek parti Sol Parti. Eyalet ve belediye bütçelerinde emekçilerin aleyhine yapılan kısıtlamalara karşı çıkıp, milyonerlerin vergi ödemesini savunan Sol Parti, zenginlerden yana değil, emekçilerden yana bir politikayı savunuyor. Zenginlere dokunmadan, emekçilerin yaşam koşullarının düzelmesi mümkün değildir. Çalışma koşullarının iyileştirilmesinden, ücretlerinin yaşamaya yetecek dereceye yükselmesinden, eğitim-sağlık-ulaşım gibi hizmetlerden herkesin parasız ve eşit şekilde yararlanabilmesinden yana olan herkesi, 13 Mayıs’da Sol Parti’ye oy vermeye çağırıyoruz!
İyi eğitim yapmak, bizim çocuklarımızın da hakkı!
2009 seçimlerinden sonra hükümet olan partiler, seçimler öncesinde verdikleri ‘emekçi çocukları için eğitim olanaklarını düzelteceğiz’ sözlerini yerine getirmedi. İşçi ve emekçi çocuklarının iyi eğitim almasını engelleyen elemeci eşitsiz eğitim sistemi, daha da karmaşık hale geldi. Tüm emekçi çocukları gibi, göçmen çocukları da bu eğitim sisteminin mağdurları. Devlet her çocugun eğitim olanaklarından eşit ve parasız yararlanabilmesini olanaklı kılmakla yükümlüdür. Sol Partinin ‚Ein Schule für alle’ (herkes için bir okul) talebi, en fazla göçmen çocuklarının başarı oranını artıracaktır. Sol Parti çocuk yuvalarının da parasız olmasını talep ediyor. Göçmen çocuklarının geleceğini kolaylaştıracak bu taleplerin güçlenmesi için 13 Mayıs’da Sol Parti’yi destekleyelim!
Irkçı-faşist partilere karşı, eşit haklar için birliği güçlendirelim!
NRW ırkçı-faşist örgütlerin en güçlü örgütlendiği batı eyaletlerinin başında gelmektedir. Irkçı faşist örgütler Dortmund, Achen gibi bazı şehirlerde kurtarılmış bölgeler ilan etmişlerdir. Faşistlerin polis eşliğinde en fazla sokağa çıktığı eyalet NRW. PRO-NRW ve NPD gibi faşist partiler de seçimlere katılıyor. ‚Cami ve minare‘ tartışmaları eşliğinde önyargıları körüklemeye çalışan bu partiler devletin güvenlik güçleri tarafından korunup kollanmaktadır.Alman devletinin yıllardır uluslararası gelişmelere de bağlı olarak, Almanya’da da ‘kültürlerin savaşı’, ‘İslam’ın terör ve şiddetle bağlantılı ele alınması’, ‘müslüman kökenli göçmenlerin entegre olmak istememeleri’ türünden söylemlere dayandırdığı göç politikalarından cesaret alan ve bu zeminde önyargıları körüklemeye çalışan ırkçı-faşist partiler, emekçilerin yaşadığı sosyal sorunları da suistimal ederek önyargıları derinleştirmeye çalışmakta. Irkçıların asıl hedefi, yaşanılan toplumsal sorunların gerçek nedenlerini hasır altı edebilmek ve işsizliğe, yoksulluğa, sosyal kısıtlamalara karşı ortak mücadeleyi engellemektir.
İnsanların dini ve etnik farklılıklarını kullanarak bölünmüşlüğü kışkırtanlara inat, emekçilerin birliğinden yana olanlarla daha fazla birleşmek gerekir. Seçim dönemi ırkçılığa-ayrımcılığa-faşistlere karşı yerli ve göçmen emekçiler olarak güçlerimizi birleştirdiğimiz bir süreç olmalıdır. Sol Parti, bugüne kadar ırkçı-faşist örgütlerin yasaklanması için sürdürülen mücadelenin hep içinde ve önünde olmuştur. ‚Faşistlere karşı direniş çağrısı yaptıkları‘ gerekçesiyle bazı Sol Parti milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır. Sol Parti kurulduğu günden bu yana, göçmenlerin eşit haklara sahip olması için, vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılması, seçme ve seçilme hakkının tanınması gibi taleplerin savunucusu olmuştur. Sol Parti ‚göçmenler için‘ değil, ‚göçmenlerle birlikte politika yapmaktan yana‘ olduğu için, listesinde parlementoya seçilebilecek en fazla göçmene yer veren partidir. Göçmenlerin politik yaşama katılımını güçlendirmek için 13 Mayıs‘da Sol Parti‘yi destekleyelim!
Din,dil,ırk ayrımı gözetmeden emekçilerin birliğini güçlendirelim!
Emekçilerin dini ve etnik kimliklerini suistimal etmek, bunlar üzerinden politika yapmak ne kadar tehlikeli ise, etnik ve dini tercihler üzerinden oy vermek, oy istemek de o kadar tehlikelidir. Ve bu politikalar sadece ırkçı ve ayrımcılara yarar. Son dönemlerde Türkiyeliler içerisinde de etnik ve dini nedenlerden dolayı oy isteyenlerin sayısı artmakta. Bazı kurum ve kuruluşlar, SPD, CDU gibi partiler Türkiye kökenli insanları da aday gösterdiği için, bu partilere oy verilmesi çağrısı yapıyorlar. Türkiyeli emekçiler olarak bu yanılsamalara düşmemeliyiz. Aksi taktirde bu partilerin politikalarının sonucu olan işsizliği, yoksulluğu, ayrımcılığı onaylamış oluruz. Adayların dini ve etnik kimliklerine dayanarak oy istemek, emekçileri yerli ve göçmen olarak bölmek, en fazla göçmen emekçilere zarar verecektir. Her Türkiyeli seçmen, asıl senelerdir ırkçı-ayrımcı, emek düşmanı politikaları uygulayan partilerden aday olanlara, ‚ne işiniz var bu partilerde‘ diye sormalıdır.
Bugün bütün emekçiler gibi Türkiye kökenli emekçilerin de en önemli sorunları işsizlik,yoksulluk, çocuğunun eğitim sorunu, ayrımcılıkdır. Oylar da bu sorunlara gerçekten cevap arayan, bu talepler için mücadele eden partilere verilmelidir. Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak senelerdir, işçilerin emekçilerin hakları için, ayrımcılığa karşı yerli emekçilerle birlikte mücadele ediyoruz. Bu mücadelede, Sol Parti içinde yer alan birçok insan hep yanımızda oldu. Bunun için de herkesi, 13 Mayıs’da emekçileri bölen, yaşam koşullarını kötüleştiren, sermayenin çıkarları için çalışan partileri değil, bugünkü koşullarda emekçilerin birliğinden ve daha iyi koşullarda yaşamasından yana olan Die Linke’yi (Sol Parti) desteklemeye çağırıyoruz!