Yarım yüzyıdır, 1966’dan bu yana 21 mart uluslararası ırkçılığa karşı mücadele günü. Avrupa’nın pekçok ülkesinde sağcı-ırkçı partilerin güç topladığı günümüzde, ırkçılığa ve ırkçılığın nedenlerine karşı yerli ve göçmen emekçilerin birlikte mücadelesi dünden daha önemli. Bunun için tüm Türkiyelilleri 21 mart günü ırkçılığa karşı yapılacak etkinlik ve eylemlere daha fazla katılmaya çağırıyoruz.
Irkçı-sağcı partilerin (AfD’nin de) güç toplamasının nedeni, büyüyen savaş tehlikesinden ve silahlanma politikalarından, sosyal alanlardaki kısıtlamalardan; büyük güçlerin uluslarası egemenlik kavgasında hükümetlerin ve fabrikatörlerin-zenginlerin çıkarlarını halkın çıkarlarıyla bir ve ortak göstermek için estirilen milliyetçi dalgadan bağımsız değildir. Biliyoruz ki; emekçilerin çıkarları sermayenin ve onlar için politika yapan partilerin-hükümetlerin çıkarlarıyla bir değildir.
Son yıllarda artan enflasyon, pahalılık ve düşen ücretlerle gittikçe daha da yoksullaşan emekçilerin hükümet politikalarına tepkileri büyümekte ve gelecek korkusu yaşamaktadır. Yoksullık ve zenginik rekor düzeyde birlikte büyümektedir. Irkçılar halkın korkularını, kaygıları kullanmakta, bu sorunların nedeni olarak mültecileri, göçmenleri göstermektedir. Böylece halkı daha da yoksullaştıran sömürü ve savaş politikalarının nedenlerini gizlerken, asıl olarak bir avuç zenginin çıkarları için politika yapmaktadırlar. Bunu güçlendirmek için de emekçileri düşmanlaştırmakta, önyargıları körüklemekte, yerli ve göçmen emekçilerin mücadele birliğini engellemektedirler. Çünkü onlar biliyorlar ki, emekçilerin birleşik gücü yenilmezdir.
Bunun için; ırkçılığa karşı mücadele aynı zamanda sosyal haklarımız için, iyi bir iş hayatı ve iyi bir yaşam için yerli ve göçmen emekçiler olarak işyerimizde, semtimizde, gençler olarak okul ve üniversitelerde birlikte mücadele etmektir. Irkçılığın ve nedenlerinin panzehiri de bu olacaktır.
Almanya’da, AfD’nin aralarında olduğu ırkçıların ‘göçmenleri’ geri gönderme planlarının açığa çıkmasından sonra, 14 ocaktan bu yana 3 milyondan fazla insan ırkçı partinin kapatılması için sokaklara çıktı ve eylemler devam ediyor. Bugünümüz ve geleceğimiz için umut veren, olması gerekeni bir kez daha gösteren bu eylemlere Türkiyeliler olarak seyirci kalmamalıyız.
NSU cinayetlerini, Hanau’da gençlerin katliamını, Rostock ve Solingen yangınlarını, polisin yargısız katlettiği göçmenleri, bunları yapanların tek tek kişiler değil, devlet ve kurumları tarafından korunan-beslenen örgütlü ırkçılık olduğunu unutmayalım! Bunun anlamı; ailemiz, komşularımız, iş arkadaşlarımız, çocuklarımız ve gençlerimizle ırkçılığa karşı taleplerimizle eylemlere katılmaktır!
DİDF YÖNETİM KURULU