İnsanlık Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü’nü ve 21 Mart Newroz’unu buruk bir ortamda karşılıyor. Kononavirüsün yol açtığı kitlesel ölümler, kapitalizmin ürünü olan savaşların, sömürünün, ayrımcılığın, ırkçılığın… olmadığı bir dünyanın insanlığın en büyük bir özlemi olduğunu bir kez daha gösteriyor. Özlemimizi gerçekleştirecek olan biz emekçilerin birleşebilmesidir!
IRKÇILIK VİRÜSÜNE KARŞI DAYANIŞMAYI YAYALIM!
Bu sene 21 Mart günü virüs nedeniyle ırkçılığa karşı sokağa çıkmak yasaklandı. Ama, dünyanın dört bir yanında ırkçı görüşlerin, örgütlerin adeta bir virüs gibi yayıldığı günümüzde halkların her türden ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı el ele vermesi daha büyük bir önem taşıyor. Irkçılar da din, dil, mezhep, ulus ayrımı gözetmeden koronavirüs gibi bütün insanlığa karşı. Öyle ki, ırkçılar virüs nedeniyle sınırların kapatılmasının sürekli hale getirilmesini, ertelenen hava uçuşları nedeniyle boşalan uçaklarla Almanya’da sınırdışı edilmesi gereken sığınmacıların taşınmasını talep edebiliyorlar. İnsanlık düşmanı politikalarını her koşulda yaymaya çalışıyorlar.
En son 19 Şubat’ta Almanya’nın Hanau kentinde gerçekleştirilen katliamın acıları taze. Farklı kökenlerden ve inançlardan gençler aynı insanlık düşmanı zihniyet tarafından katledildi. Katliamdan sonra pek çok açıklama ve resmi törenler yapılmasına rağmen ırkçı faşist örgütlerin yasaklanması yönünde henüz ciddi bir adım atılmadı.
Zira, yıllardır ırkçı AfD’nin parlamentoda yer almasına paralel olarak daha da artan sağ teröre gözlerini kapayan, NSU Davası’nın üstünü örten hükümet ve devlet politikaları sağ terörün artışının sorumlularıdır. Federal İçişleri Bakanlığı tarafından daha yeni yasaklanan ‘Reichbürger’ adlı ırkçı örgütün mensuplarının evlerine yapılan baskınlarda onlarca silah bulundu.
Benzer ırkçı cinayetlerin yaşanmaması için bir kez daha Almanya’daki bütün ırkçı faşist örgütlerin yasaklanması çağrısında bulunuyoruz. Alman halkıyla beraber bunun için mücadele ediyoruz. Hükümet ve devlet kurumları bugüne kadar yapmadıkları görevlerini yapmalıdır.
İçinden geçtiğimiz süreç, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Almanya’da din, dil, ırk ayrımı yapılmadan güçlü bir dayanışmaya ihtiyacımız var. Alman halkı ırkçılığa, sağ teröre karşı duyarlı ve mücadele ediyor. Sessiz kalmıyor. Hanau katliamından sonra da yaşadık, birlikte sokaklara çıktık. Bunun için de Türkiyeliler olarak her türlü ayrımcılığa, emekçileri bölme planlarına, dayanışmayı zayıflatan yaklaşımlara karşı sessiz kalmayalım.
Her şeye rağmen Kürt halkının NEWROZ’unu kutluyoruz!
Başta Kürt halkı olmak üzere Orta Doğu ve Orta Asya hakları bu yıl baharın başlangıcı olan Newroz’u buruk karşılıyor. Dünyanın dört bir yanında etkili olan koronavirüsü nedeniyle yaşanan ölümle sonuçlanabilen hastalıklar ve sınırlamalar, insanlığı bayram havasında baharı karşılamasını engelliyor. Bu nedenle Newroz kutlamaları pek çok yerde zorunlu olarak iptal edildi.
Kürtlerin barış içerisinde bir arada yaşama talebi sürekli baskı, inkâr ve işgallerle reddedildi ve savaş adeta tek seçenek olarak dayatıldı. Dayatılmaya da devam ediliyor. Bu zor süreçte NATO bile Defend 2020 tatbikatını iptal etmek zorunda kalırken, Türkiye Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bölgelere yönelik askeri operasyonlarını sürdürüyor. Her gün yeni ölüm haberleri gelmeye devam ediyor.
Şeriatla yönetilen komşu ülke İran bile koronavirüs nedeniyle 70 bin tutukluyu cezaevinden çıkararak evine gönderirken, Türkiye hükümeti tıka basa dolu, sağlıksız koşullarının olduğu cezaevlerini boşaltmamaya direniyor. Siyasi tutsakların bu süreçte derhal serbest bırakılması adeta bir zorunluluktur.
Sadece düşüncelerinden ötürü bugün cezaevlerinde tutulan onbinlerce siyasi mahkumu bir de koronavirüs riskiyle karşı karşıya bırakmak kabul edilemez. Bu nedenle DİDF olarak, bu süreçte bütün siyasi tutukluların serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Başta Kürt halkı olmak üzere bütün halkların Newroz’un kutluyoruz.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)
Yönetim Kurulu
Köln, 20.03.2020