22 Mart 2010 günü ALİ EYVAZ imzalı ve Ankara mahreçli yayınlanan ‘Avrupa’da ırkçılık tırmanıyor’ haberini okuyunca hayretler içinde kaldık. Senelerdir ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı mücadele eden Federasyonumuz DİDF’in, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de yaşayan Ermenilerle ilgili yapmış olduğu açıklamaya malzeme edilmesi kabul edilebilir bir durum olamaz.
Anadolu’da Vakit Gazetesinin gazetecilik etiğinden uzak bu tutumunu kamuoyu nezdinde eleştirmeyi ve düzeltmeyi görev biliyoruz.
1- 22 Mart da yapılan haber, Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Genel Başkanı Hüseyin Avgan olarak benim, yaptığım sözde açıklama üzerine kurulmuştur. Ne söz konusu haber için ne de daha önce Anadolu’da Vakit gazetesine herhangi bir açıklama yapmadım. Konuya ilişkin bir başka gazeteye veya haber ajansına da yazılı veya sözlü açıklama yapmadım. Nereden alındığı belli olmayan kısa bir alıntıya dayanarak, söylemediğim sözlerin bana ait gibi gösterilmesi ve yazarın kendi düşüncelerini benim söylediğimi ima etmesi gazetecilikle bağdaşmamaktadır.
2- Haberde geçtiği gibi, federasyonumuz 30 senedir Almanya’da ırkçı-ayrımcı yabancılar politikasına karşı mücadele etmektedir. Bu ülkede yaşayan insanların yurt dışı edilmesine karşı bir çok etkinlik düzenlemiştir. Din-dil-ırk ayrımı gözetmeden, yerli ve göçmen emekçilerin dostluğunu ve birliğini ilerletmek için, Almanya’da yaşayan herkese eşit haklar tanınması için mücadele etmektedir.
3- Bu çalışmalarımızın, Başbakan Erdoğan’ın kaçak Ermeni işçilerle ilgili yapmış olduğu açıklamayla ilgili habere konu edilmesini anlayamadık. Yapılan açıklamanın bir ülkenin Başbakanına yakışmadığını, ırkçı ve ayrımcı olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın sözleri “talihsiz bir açıklama” olarak görülemeyeceği, demokratik kamuoyunun tepkisin ifade etmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Biz ekmek parası için başka ülkelere gitmek zorunda kalan, etnik ve inançsal kimliği ne olursa olsun insanların yurt dışı edilmesini, gerekçesi ne olursa olsun, asla onaylamadık ve onaylamayacağız. Bugün Almanya’da olduğu gibi bütün ülkelerde göçmen işçilerin statülerinin yerli işçilerle aynılaştırılması, eşit sosyal ve siyasal haklara sahip olmaları için mücadele ediyoruz
4- Sayın Başbakanın açıklamalarını televizyonlardan izlerken, insanlık adına utandık. İnsanların dini ve etnik kimlikleri üzerinden devlet politikası yapılması, pazarlık konusu yapılması, başkasına şantaj olarak kullanılması asla kabul edilemez. ‘Hoşgörü’ örneği, insanlara gerekirse yurt dışı ederiz diyerek değil, sigortasız ve kaçak çalışmalarının koşullarını ortadan kaldırarak, hukuksal dayanak yaratmakla olur. Biz Avrupa’da Müslüman inancından olan ve kaçak çalışmak zorunda bırakılan emekçiler için de bunun mücadelesini veriyoruz.
5- Ayrıca Avrupa ülkelerinde binlerce ‘Hıristiyan inancından insan’ bizimle birlikte ‘yükselen ırkçılığa karşı, ırkçı-gerici göç yasalarına karşı, İslam düşmanlığına karşı, insanların yurt dışı edilmesine karşı’ mücadele etmektedir. Sorun insanların Müslüman ya da Hıristiyan olması değil, her türden haksızlığa karşı çıkma sorunudur.
Anadolu’da Vakit gazetesinin bu açıklamamızı yayınlayarak, yaptığı yanlışı düzelteceğini umuyoruz.