DİDF tarafından Essen’de gerçekleştirilen Emek Şenliği’ne katılan binlerce kişi, Almanya’da emekçileri yerli-göçmen olarak bölme siyaseti izleyenlere anlamlı bir cevap verdi.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu’nun (DİDF) geleneksel Emek Şenliği, Cumartesi günü Almanya’nın Essen kentindeki Grugahalle’de gerçekleştirildi. “İşsizliğe, yoksulluğa karşı birlikte güçlüyüz” sloganıyla yapılan bu yılkı şenlikte haksızlıklara karşı mücadelenin büyümekte olduğuna dikkat çekilerek, farklı uluslardan ve inançlardan emekçilerin bölünmesini engellemek için ortak mücadelenin güçlendirilmesi çağrısı yapıldı. 8 bin kişinin katıldığı şenlikte 36 yıl önce idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan şahsinde bütün devrim şehitleri anılırken, Denizler’in mücadele arkadaşı Mustafa Yalçıner ve Hatırla Sevgili dizisi oyuncuları Barış Koçak ve Kadir Özdal büyük bir coşkuyla karşılandı.
Yüksel Dalyan ve Deniz Sert’in sunuculuğunu yaptığı şenlik, baskısız ve sömürüsüz bir dünya yaratma uğruna mücadele ederken yaşamını yitiren Alman ve Türkiyeli devrimcilerin anısına hazırlanan sinevizyon gösterisiyle başladı. İlk konuşmayı ise DİDF Gençlik adına Çiğdem Ronaesin yaptı. Almanya’da yerli ve göçmen gençliğe yönelik yapılan saldırıları anlatan Ronaesin, örgüt olarak yıllardır hem Alman ırkçılığına hem de Türk milliyetçiliğine karşı mücadele ettiğini ifade etti. Gençlerin bu ikilem arasına sıkıştırıldığına söyledi. Ronaesin, her yıl yaz aylarında yüzlerce gencin katılımıyla gençlik kampları düzenlediklerini, bu yılkı kampın ise Avusturya’da gerçekleştirileceğini belirterek şenliğe katılan gençleri kampa davet etti.
Gençler. konuşma sırasında sık sık Almanca ve Türkçe olarak “Silahlanmaya değil, eğitime bütçe”, “Yaşasın uluslararası dayanışma” herkese iş-eğitim ve “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganları attı.
Ortak mücadeleyi güçlendirelim
Sol Parti GYK üyesi ve Federal Parlamento Grubu Başkan Yardımcısı Klaus Ernst ise, DİDF’in yerli ve göçmen emekçilerin ortam sorunları için mücadele ettiğini ifade ederek, Almanya’da bütün uluslardan insanların ortak mücadelesinin gerçekleştirilmesinin bugün çok önemli olduğunu belirtti. Almanya’da zenginlerin her geçen gün biraz daha zengin, yoksulların ise daha yoksullaştığını rakamlarla ortaya koyan Ernst, “DİDF’in üyelerinin aynı zamanda sendikalarda üye olduğunu da biliyoruz. Bu nedenle sendikalarımızı güçlendirerek, bugün emekçilere karşı izlenen politikaları engelleyebiliriz. Biz Sol Parti olarak mecliste sizlerin taleplerinizi sonuna kadar savunuyoruz. Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına taviz vermiyoruz” dedi.
Denizler yaşıyor, mücadele sürüyor
Bu yılki Emek Şenliği’nin en dikkat çekici bölümlerinden birisi 68 gençlik hareketi ve Denizlere ayrılan bölüm oldu. Avrupa ve Türkiye’de 68 gençlik hareketi ve ona bağlı olarak Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam ediliş sürecini anlatıldığı belgeselde izleyenler tarafından sık sık alkışlandı.
Daha sonra Hatırla Sevgili dizisinde Deniz Gezmiş’i oynayan Barış Koçak, Kadir Özdal ve Denizler’in mücadele arkadaşı, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yalçıner büyük bir sevgi gösterisiyle sahneye davet edildi. İlk sözü alan Barış Koçak, “Deniz Geçmiş’in rolünü oynamaktan büyük bir gurur duyuyorum. Eğer birleşirsek Denizler asla ölmez” dedi.
Salonda bulunanların, “Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür” “gençlik gelecek, gelecek sosyalizm” şeklinde sloganlarla yanıt vermesinden sonra mikrofonu alan Kadir Özdal, sloganı kastederek “Bizleri ayakta tutan, Denizleri ölümsüzleştiren işte budur” dedi.
Daha sonra sözü alan Yalçıner, salondaki binlerce işçi emekçi ve gence Deniz Gezmiş’in idam sehpasında söylediği sözleri tekrarlattı.
Denizler’in tam bağımsız bir ülke istediği için idam edildiğini anlatan Yalçıner, bu talebin bugün de geçerli olduğunu ve mücadeleye devam ettiklerini söyledi. Bugün Deniz Gezmiş’in idam sehpasında gözünü kırpmadan yaptığı çağrının temelinde mücadele bayraklarının yükseltilmesi çağrısında bulunan Yalçıner, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, Kürt sorunu konusunda devletin takındığı inkarcı tutum konularına değinerek, Türkiye’de Denizlerin bayrağı emanet ettiği gençliğin uyanmakta olduğunu ifade etti. Yalçıner, konuşmasını Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli işçi ve emekçilerin yerli emekçilerle ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, neoliberal politikalara karşı ortak mücadelesi için bir andı tekrarlatarak bitirdi.
Zengin kültürel program
Etkinliğin kültürel programında birbirinden değerli sanatçılar yer aldı. Müzik çalışmalarını Kiel’de sürdüren Grup Köprü’nin açılışını yaptığı şenlikte, Hasan Yükselir ve Grubu, Köln’den Grup Rastlantı, Dieter Dehm ve Michael Letz, Sümer Ezgü ve Aynur Doğan sahneye çıktı. Stuttgart DİDF Halk dansları ekibinin gösterisi yoğun ilgi görürken, gece boyunca söylenen türküler eşliğinde kimi zaman duygulanan, kimi zaman da halay çeken emekçiler unutulmaz bir gün geçirdiler.
ŞENLİKTEN NOTLAR
– Şenlikte Hayat TV’nin bugüne kadar izlemiş olduğu yayın politikasını anlatan 10 dakikalık bir belgesel gösterildi. Hayat TV Yayın Yönetmeni Aydın Çubukçu, vize nedeniyle etkinliğe katılamazken, Avrupa temsilciliğinin emekçilerin desteğini talep eden bir mesajı okundu.
– Gazetemiz Evrensel’in 14. kuruluş yıldönümü de Emek Şenliği’nde unutulmadı. Gazetemiz adına Avrupa redaksiyonundan Yücel Özdemir, sahneye davet edilerek 14. yıl dolayısıyla bir çiçek takdim edildi. Özdemir de bütün Evrensel çalışanları olarak 14 yıldır işçilerden, emekçilerden yana aralıksız olarak yayın yapmanın mutluluğu ve gururunu yaşadıklarını belirterek, şenliğe başarılar diledi.
– Şenliğin yapıldığı Grugahalle’nin ara salonunda çok sayıda stand ve şenlik açıldı. Sol Parti, DKP, MLPD, Göçmen Kadınlar Birliği, Evrensel, Hayat TV, DİDF Gençlik kendilerini tanıtan standlar açtı. Ayrıca DİDF’in mücadelesini yansıtan bir fotoğraf sergisi açıldı.
Şenliğe katılanlar
Emek Şenliği’ne Sol Parti Aşağı Saksonya Eyalet Milletvekili Ursula Weisser-Roelle, Berlin Eyalet Senatosu Milletvekili Helin Evrim Baba, Hamburg Eyalet Senatosu Milletvekili Mehmet Yıldız, EMEP İstanbul İl Başkanı Güven Gerçek, Yek-Kom temsilcisi, iki yıl önce yapılan Emek Şenliği’ne grev önlükleriyle katılarak sahnede emekçileri selamlayan Dusseldorf Üniversitesi Hastanesi İşyeri temsilcileri, Eğitimci-Yazar Mevlüt Asar, Yazar Ahmet Sefa, Hollanda DİDF Genel Başkanı Nuri Karabulut, Fransa DİDF, Avusturya DİDF ve İngiltere Day-Mer yöneticileri, Sol Parti bölge yöneticileri ve değiş kentlerdeki belediye meclis üyeleri, Göçmen Kadınlar Birliği Başkanı Sidar Demirdöğen konuk olarak katıld
Avgan: Bizi bölmelerine izin vermeyeceğiz
DİDF Genel Başkanı Hüseyin Avgan’ın ırkçılık ve milliyetçiliğe karşı DİDF’te örgütlenme çağrısı alkışlar ve sloganlarla desteklendi.
Alkışlar arasında sahneye davet edilen DİDF Genel Başkanı Hüseyin Avgan, böylesine büyük bir buluşmanın gerçekleştirilmesinin arkasında haftalarda yürütülen özverili yoğun bir çalışmanın olduğunu belirterek, şenliğin düzenlenmesine emeği geçen bütün herkese teşekkür ederek başladığı konuşmasında, Almanya’da halkın yüzde 13’nün yoksul, yüzde 13’nün de yoksulluk sınırında olduğunu belirterek, işsizlik ve yoksulluktan da en çok göçmen emekçilerin etkilendiğini söyledi. DİDF olarak yıllardır yerli ve göçmen emekçilerin ortak sorunları temelinde mücadele yürüttüklerini ifade eden Avgan, “Irk, din dil; Türk, Alman, Kürt; Alevi, Suni, Hıristiyan ayrımı yapmadan haklarımız için birleşmemiz gerekiyor. Bunu yapamadığımız taktirde kazanılmış haklarımızı elimizden almak için saldırılarını sürdürecektir” dedi.
Alman ve Türk devletlerinin ve onların politikacılarının sürekli Türkiyeli göçmenler ile Alman emekçileri arasındaki bölünmüşlüğü derinleştirmeye çalıştığına dikkat çeken Avgan, geçen yıl yürürlüğü giren Göç Yasası’nın Almanya’nın göçmenlere karşı nasıl bir politika izlediğini ifade etti.
Türkiye’nin bölme politikalarının Ludwigshafen yangını sonrasında yeniden açık bir şekilde gündeme geldiğini belirten Avgan, “Almanya’da yaşayan Türkiye kökenliler arasında ırkçı saldırılar korkusu her zaman mevcut. Ancak birileri bu korkuları sürekli olarak canlı tutuyor. Başbakan Erdoğan’ın bu yılın başında Almanya’ya yaptığı ziyaret de tam buna hizmet etmiştir. Erdoğan, Ludwigshafen’e gelerek Türkiye kökenlilere sahip çıktığını göstermeye çalıştı. Ancak onların yaptığı ikiyüzlü ve samimiyetsizliktir. Biz onların sürekli bizleri döviz aracı, lobi yapacak bireyler olarak görüldük. Bizim Erdoğan’ın akıl vermesine ihtiyacımız yok. Alman emekçileriyle birleşerek geleceğimize sahip çıkacağız” dedi.
Avgan konuşmasını, şenliğe katılanları, DİDF’in derneklerine üye olmaya, Evrensel gazetesine ve hayat televizyonuna maddi ve manevi olarak sahip çıkmaya çağırarak, “Olanaklarımız bugün her zamankinden daha fazla. Bir tarafta saldırılar varsa diğer tarafta ise umut var. Biz bu umudu büyütmeye ve iktidara taşımaya adayız” şeklinde bitirdi.
Milletvekilleri konuştu
Sadet Karabulut (DİDF Hollanda Yönetim Kurulu üyesi ve Sosyalist Parti): Farklı ülkelerde yaşıyor olsa da sorunlarımız, özlemlerimiz ve taleplerimiz aynı. Geleceğimiz için sesimizi yükseltelim. Sermaye gücünü emekçilerin bölünmüşlüğünden alıyor. Onun için ırkçı, milliyetçi oyunlara gelmeden, yerli ve göçmenler bütün emekçiler olarak saldırılara karşı hep birlikte mücadele edelim. Bunu başardığımız zaman, geleceğimizi karartanlara dünyayı dar etmiş oluruz.
Sevim Dağdelen (Almanya DİDF üyesi ve Sol Parti Milletvekili): Bir DİDF üyesi olarak federasyonumuzun 28. mücadele yılında bu mücadelede yer alan bir arkadaşınız, yoldaşınız olarak sizleri tüm coşkumla selamlıyorum. Hep birlikte sömürünü ve savaşların olmadığı bir dünya için mücadele ediyoruz. İster Federal Parlamento’da, ister işyerinde, ister okulda isterse de sokakta olsun, hep birlikte haykıralım: Bizi bölmelerine izin vermeyeceğiz, birlikte güçlüyüz.
Sahra Wagenknecht (Sol Parti Avrupa Parlamentosu Milletvekili): Burada olmaktan çok mutluyum. Karl Marx’ın dediği gibi, “İşçilerin vatanı yoktur.” Biz bunu Avrupa’da her gün dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak görüyoruz. Farklı ülkelerde yaşayan çalışanlar arasında dayanışmaya çok ihtiyacımız var, çünkü farklı ülkelerde yaşayan işçiler aynı tekeller ve sermaye tarafından sömürülüyor. Göçmenler ve yerliler, işçiler ve işsizler arasında güçlü bir dayanışmaya ihtiyacımız var. Nazım Hikmet’in dediği gibi, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” mümkündür. Bu amaç için mücadeleye değer. Ve bu hedefe hep birlikte mücadele ederek ulaşabiliriz.
GÖRÜŞLER
Güçlü olduğumuzu gördük, gösterdik
DİDF tarafından önceki gün Essen’de düzenlenen Emek Şenliği’ne katılanlar, Almanya’da bölünmüşlüğün etnik ve dini kimliğe bağlı olarak değil zengin ve yoksul olmaya göre gerçekleştiğini belirterek; ‘bu şenlikte bir kez daha güçlü olduğumuzu gördük ve gösterdik’ dediler
Ali Galip Şeker : (Maden işçisi)
Ben maden işçisiyim ve yeraltında çalışıyorum. İşçi olarak yaşadığımız sıkıntılar çok.Gelirimiz düşük ve geçinemiyoruz. Bu güne kadar elde edilen hakları tek tek geri alıyorlar.
Gençliğin durumu daha kötü. Eğitim sorunları var ve gelecekleri çok ta iyi görünmüyor.Gittikçe korkular daha da artıyor. Sorunlar sadece burada değil dünyanın her tarafında aynı. Savaşlar var. Doğa tahrip ediliyor. Bu gün burada olmamız beni sevindiriyor. Kürt, Türk ayrımı olmadan herkes bir arada ve iyi bir dostluk ortamı var. Aslında hepimizin sorunları aynı bence aramızda bir görüş ayrılığı olduğuna inanmıyorum. Bu tür etkinliklerde bir araya gelmek beni sevindiriyor. Biz birlik olursak bir şeyler yapabiliriz, yoksa mümkün değil tek başına bir şeyleri başarmak.
Arzu Çiftçi (Köln):
Şenlikte işçi olmaya, emeğe vurgu yapıldı. Bu vurgu aslında farklı etnik kökenlerden gelen insanların buluşacağı ortak zemini oluşturuyor. Konuşmaları ilgiyle dinledim. Yapılan bütün konuşmalarda verilen ortak mesaj birlik olmaktı. Çocukların eğitimi konusundan göçmenlerin yaşadıkları sorunlara, yoksulluk ve zenginliğe kadar pek çok konuda konuşuldu. Orada dile getirilenler beni çok etkiledi. Atmosfer olarak da kendimi çok rahat hissettim. Şenlikte bir bütün olarak kültürel yönüyle, müziğiyle, mesajlarıyla bir harmoni vardı. Ve bu harmoni birlikte mücadele mesajının üzerinde yükseliyordu. Orada hiç bir şey tek yönlü değildi. Üstelik anlatılanların hiçbiri dünyadaki gelişmelerden bağımsız ele alınmadı. Bu da çok hoşuma gitti. Ayrıca organizasyon da çok iyiydi.
Erkan Nakış: (Stuttgart, 17 yaşında): Biz üç otobüsle geldik. Etkinliği çok iyi buluyorum. Katılım da çok iyi. Almanyada okul, meslek sorunları daha da artıyor. Hayat pahalılaşıyor. Gençler zor duruma düşüyor. Üniversite harçları var. Bütün bu sorunlara karşı geleeceğimiz ve taleplerimiz için bugün buradayız.
Nimet Yurtseven: 22 yaşındayım Kiel’den geliyorum. Buraya geldim çünkü gençlerin desteklenmesini, gençlerin geleceklerini eline almasını, umutlarına sahip çıkmasını önemsiyorum. Bu yüzden buradayım. Meslek eğitimi yaptım. 3 yıldır çalışıyorum.
Meryem Öztürk: (Viyana, 28 yaşında): Üniversite öğrencisiyim. Avrupa şampiyonasının olduğu bir günde bu kadar insanın burada buluşması beni sevindirdi. Avrupa’nın bir çok ülkesinde sosyal hakların budanmasından dolayı, bir çok insan yoksullukla karşı karşıya. Buna karşı burada bir güç olarak buluşmamız ve bu konudaki taleplerimizi göstermemiz beni sevindiriyor. Eğitim alanında hepimiz sorunlar yaşıyoruz. Avusturya’da da harçlar getirildi. Buna karşı üniversitede şu an fazla bir karşı koyuş yok. Ama bu gelişmeyecek anlamına gelmiyor. Bu sorunlar var oldukça mücadelemiz de sürecek .
Mutlu Barak (Hamburg 22). Çocuk doktorunda meslek yapıyorum. Şenlik çok güzel gidiyor. Katılım çok iyi. Program akışı çok güzel. Deniz Gezmişleri anacağız bugün. Almanya’da eğitim sorunu var. Artık meslek yeri çok zor bulunuyor. Okumazsan hiç bir yere gelemezsin. Şansın kalmaz.
Tülin (Hamburg 20): Anaokulu öğretmenliği eğitimi alıyorum. Şenliği çok iyi buldum. Burada bu kadar kişiyi görünce heyecanlandım. Tek kelimeyle çok güzel. Eğitim, bugün Almanya’daki bütün gençlerin sorunu. Meslek yeri bulmak çok zor hale geldi. Gençler Real veya Hauptschule bitirdikten sonra ne yapacağını bilmiyorlar. Boşluğa düşüyorlar. Yıllarını kaybediyorlar. Gençlerin bilgilendirilmesi çok önemli.
Dursun (Stuttgart 20): Şenliği iyi buldum. Almanya’nın 4 bir tarafından insanlar gelmiş. Gençlik kampında tanıştığımız arkadaşlarla karşılaştık. Meslek eğitim yeri bulmak çok zor. Giderek daha da zorlaşıyor. Firmalar başka ülkelere gidiyor. Gençlerin notları ya da yeterlilikleri tutmuyor. Üniversiteye gitmek de başka bir problem. Harçlar var, hayat pahalılaşıyor…