Türkiye’de ve Suriye’de yaşanan iki büyük depremin ortaya çıkardığı yıkımın sonuçları çok ağır. 20 Şubat tarihinde yapılan açıklamalara göre, Türkiye’de 41 bin 020, Suriye’de 6.000 insanın yaşamını yitirdiğinin tesbit edildiği, hala binlerce enkazdan çıkarılamayan kayıpların olduğu belirtilmekte. Sayılar her geçen gün artıyor. Yüzbinden fazla insanın yaralandığı, milyonlara varan insanımızın da evini barkını kaybettiği bu korkunç felaketin tablosu gün geçtikçe daha da ağırlaşmakta. Yaşamını yitiren tüm insanlarımızı saygıyla anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Afet doğal, yıkım göz göre göre!
Depremi engellemenin mümkün olmadığını, ancak sonuçlarının hafifletilebileceğini herkes biliyor. Bugün açığa çıkan bilgilere göre yıkımın bu kadar ağır olmasının en büyük sorumlusu hükümet. Bölgenin deprem bölgesi olduğu bilinmesine rağmen, çıkarılan ‚emlak affı‘, inşat şirketlerinin daha fazla kar elde etmesi için yaptıkları sahtekarlıklara göz yumulması ve teşvik edilmesi, AFAD ve Kızılay gibi kurtarma ve yardım kurumlarındaki paraların ‘başka yerlere’ aktarılması, bilim insanlarının ve mimar-mühendisler odalarının uyarılarının hiç dikkate alınmaması, katliamın ve yıkımın bu kadar ağır olmasının esas nedenidir. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’nın katliamları kaderle açıklaması sorumluluktan kaçmak, işlenen suçların üzerini kapatmaktır.Sadece müteahhitlerin değil, bu katliamın tüm sorumlularının yargılanması, gelecek katliamların da önlenmesinin ilk adımı olabilir.
Dayanışma yaşatır!
Deprem duyulur duyulmaz başta Türkiye halkları olmak üzere, tüm dünyada çok yoğun dayanışma kampanyaları başladı. Milyonlarca insan acıları paylaşmak, yaraları sarmak için katkı sunmaya çalıştı. Türkiye’nin dört bir yanından binlerce gönüllü kurtarma ve yardım çalışmalarına katılmak için yollara düştü. Ancak hükümetin bir çok konuda geç davranması, gelen yardımları koordine etmemesi, aksine halkın dayanışmasını engelleme girişiminde bulunması katliamın büyümesine, daha fazla insanın enkaz altında yaşamını kaybetmesine neden olmuştur. Bugün halen yardım ulaşmayan, barınma olanakları yaratılmayan binlerce insan bulunmaktadır. Yağma ve hırsızlıkları önleme adına bölgede OHAL ilan edilmesi, esas olarak halkın halkla dayanışmasını engelleme, hükümete yönelik oluşan tepkileri bastırmaya yönelik önlemlerdir. Hükümet halkların dayanışmasını engelleme girişimlerinden derhal vazgeçmeli, OHAL uygulamalarına son vererek, yaraların sarılması için devletin tüm olanaklarıyla seferberlik ilan etmelidir.
Yardımlaşmayı güçlendirelim!
Bu depremin yaralarının kısa zamanda sarılması mümkün olmayacaktır. Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak emekçiden-emekçiye yaraların sarılması için başlatmış olduğumuz kampanyayı bunu gözeterek planlıyoruz. Halkımızın acılarını paylaşmak için elimizden geldiği kadar, barınma, beslenme koşullarını oluşturmaya çalışacağız ve bunlara ihtiyaçlar devam ettiği sürece devam etmesi için çalışacağız. Demokratik kurum ve kuruluşlarla, sendikalarla, ortak çalışmalarımızı güçlendirecek, emekçiler arasında dil-din-renk ayrımı gözetmeden, kardeşliği, dostluğu, dayanışmayı güçlendirmeye çalışacağız.
Mültecilere karşı devam eden ırkçı kampanyaları şiddetle kınıyoruz. Bu kampanyaların esas nedeninin hedef saptırma, sorumluları gizleme, devletin ve sermayenin işlediği suçların üstünü kapatma girişimi olduğunu, Avrupa ülkelerinde yaşadığımız ırkçı girişimlerden biliyoruz. Bunun için kampanyalarımızı depremden zarar gören tüm uluslardan ve inançlardan emekçilere ulaştıracağız.
Birleşelim!
Tüm emekçileri devam eden kampanyamıza katılmaya çağırıyoruz. Dayanışmanın uzun vadeli örgütlenebilmesi, halklar arasında kardeşliğin ve dayanışmanın daha güçlü örülebilmesi için sadece maddi desteğe değil, emekçilerin fikir ve düşüncelerine, pratik dayanışmanın örgütlenmesi için katkılarına ihtiyacımız var. Herkesi derneklerimizde bu konularda yapılan toplantılara katılmaya, acıların azalması için birleşmeye, dayanışmaya çağırıyoruz.
Emekçiler olarak biriken sorunlarımızın çözümü de ancak, birliğimizin ve dayanışmamızın güçlenmesiyle mümkün olabilir! Dayanışma yaşatır!