Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Yönetim Kurulu, Federal İçişleri Bakanlığı ile onun “güvenlik partnerleri” İslami örgütler arasında yapılan görüşmeler sonrasında hazırlanan “Kayıp/Vermisst” afişlerinin ülkede yaşayan farklı ulus ve inançlardan emekçiler arasındaki önyargıları daha da artıracağına dikkat çekerek, kampanyanın durdurulmasını talep etti.
DİDF Yönetim Kurulu tarafından konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada; “11 Eylül saldırısından bu yana göreve gelen pek çok içişleri bakanı gibi Hans-Peter Friedrich de, göreve geldiği günden beri Müslüman inancından gelen göçmenlere yönelik önyargıları arttıran, kuşkuları derinleştiren, zanlı haline getiren bir anlayışı hakim kılarak, göçmenlerin kendisini bu ülkeye ait hissetmelerini engellemeye çalışıyor. Friedrich, bir süre önce Müslüman ülkelerinden gelen göçmen gençlerin yarısının şiddete yatkın olduğunu, hem de bilimsel bir raporu bilinçli olarak çarpıtarak, kamuoyuna yalan söylemişti. Şimdi de İçişleri Bakanlığı’nın ‘güvenlik partneri’yle hazırlamış olduğu “Kayıp” afişiyle Müslüman kökenli gençleri potansiyel terörist olarak ilan edilerek, halktan, şüphelendikleri göçmenleri güvenlik birimlerine ihbar etmeleri isteniyor.
Bakanlığın Müslüman inancından gelen göçmenleri, özellikle gençleri, potansiyel tehlike olarak gösterip afişe etmesi, açıktır ki göçmen gençler arasında bu ülkeyle ait olma duygusunu ve bilincini zedeleyecek, Alman toplumunun da göçmenlere karşı yıllardır kışkırtılan önyargılarını da artıracaktır. Bu nedenle, Eylül ayı ortalarında başlatılacağı ilan edilen kampanya açıkça göçmenlerin bu ülkeye ait olmasını istemeyen bir anlayışın ürünüdür ve bu nedenle derhal durdurulmalıdır” denildi.
İçişleri Bakanlığı ile birlikte “Güvenlik Partnerliği İnisiyatifi” (Initiative Sicherheitpartnerschaft) kuran, terörle mücadele adı altında “Önleyici Zirve” (Präventionsgipfel”de buluşan, ve “Kayıp” kampanyasından daha başından haberdar olan İslami örgütleri de eleştiren DİDF, “Bu ülkede hükümetlerin göçmenler ve Müslümanların sorunlarına ‘güvenlik’ çerçevesinde yaklaştığı, bu temelde zirveler yaptığı, inisiyatifler geliştirdiğini biliniyor. Söz konusu örgütler de bu zirvelere katılarak bu politikanın parçası haline gelmişlerdir. Kendilerine verilen rolü sevinerek üstlenen örgütlerin tutumu gelinen aşamada göçmen gençlerin afişe edilmesine kadar varmıştır. Bu nedenle, daha başından bu kampanyadan haberdar olduğu ileri sürülen İslami örgütlerin bir kaç gündür yaptıkları açıklamalar, gösterdikleri tepkiler halka karşı samimiyetsizliğin bir göstergesidir. Kapalı kapılar arkasında hükümetle ve ona bağlı güvenlik birimleriyle tam bir işbirliği sözü veren, bunun gereklerini yerine getiren örgütlerin şimdi çıkıp kampanyadan çekildiklerini açıklamaları samimi bir yaklaşım değildir” denildi.
DİDF Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada devamla, “Yerli-göçmen, Hıristiyan-Müslüman kökenli emekçiler, gençler arasında önyargıları körüklemeye yönelik bu güvenlik anlayışı derhal son bulmalıdır. Hükümet ve onun güvenlik birimleri bu ülkede yaşayan farklı inançlardan göçmenlerin sorunlarına “güvenlik” anlayışıyla baktığı sürece benzer kampanyaların açılması bizleri şaşırtmayacaktır. Çünkü, anlayışın kendisi sakıncalıdır. Bütün bunlardan ötürü, daha bugünden yerli ve göçmen emekçilerin birlikte yaşamasına zarar veren “Kayıp” kampanyasına ve göçmenleri potansiyel suçlu gösteren bu türden kampanyalara derhal son verilmeli, onun yerine gerçekten yerli ve göçmenlerin yakınlaşmasını sağlayan girişimler hayata geçirilmelidir” denildi.