Hamburg’da çalışma sürdüren Türkiyeli tiyatrocular Hayat Televizyonu’nun daveti üzerine bir araya geldiler. Oyuncu ve yönetmen olarak uzun yıllardır tiyatroya emek veren sanatçılar, Türkiyeli amatör tiyatro gruplarının sorunları ve gelişimi konusunda görüşlerini dile getirdiler.
Almanya’nın birçok kentinde benzer çalışmalar içinde olan tiyatro gruplarının durumunu da yansıtan söyleşiden kesitleri ilginize sunuyoruz.
OYUNCULARIN GÖZÜYLE
Söyleşiye katılan oyuncuların neredeyse tamamı, hayatlarını tiyatro dışında işler yaparak kazanıyorlar. Kimi ev kadını, kimi kuaför, kimi işçi, kimi öğrenci. Ortak noktaları ise tiyatro sevgisi. Profesyonel tiyatro eğitimi görmemişler ve oyunculuğu sahnede öğreniyorlar. Tiyatroya gönül veren bu oyuncular yaşadıkları deneyleri şöyle anlatıyorlar:
Ahmet Şavgüzel
„3 yıllık bir geçmişim var tiyatroda. Mesleğim kuaförlük. Prova saatleriyle iş saatleri çakıştığı için zorluk yaşıyorum. Müşteriler takılıyor bana ‚ne tiyatrosu işine gücüne bak’ diye..
Leman Stehn
Bir işçi çocuğu olarak Almanya’da büyüdüm ama liseyi Türkiye’de bitirdim.. Mimar Sinan Üniversitesi opera ve şan bölümü okudum, sonra Lübeck’te eğitimime devam ettim. Bir yandan üniversite bir yandan iş beraber gitti. Sivil ve şiddetsiz eğitim üzerine öğrenciler eğiticiler ve değişik mesleklerde çalışanlarla ırkçılığa, milliyetçiliğe karşı tiyatral çalışmalar yürüttüm.
Yaşar Kısır
Ben matbaada çalışıyordum. Asmin tiyatrosunun afişlerini bastırmak için gelen tiyatrocularla tanıştım. Sonra provaları izlemeye gittik. Şakayla falan derken kendimizi tiyatronun içinde bulduk. İş ve ailevi nedenlerle ara verdiğimiz oldu ama bir kere tiyatroya bulaştık. Artık kovsalar da gitmiyoruz.
Esat Toraman:
90’lı yıllarda derneklerde halk dansları yapıyorduk. Tiyatro, skeç gibi şeyler de yapmamızı istediler, hazırlamaya başladık. Gecelerde etkinliklerde küçük skeçler sahneye koyduk. Sonra bunu daha farklı yapmaya karar verip ‘Denge Tiyatrosu’nu kurduk 2002’de. Çoğumuzun özel bir tiyatro eğitimi olmadı. Oyunculuğu sahneye çıkarak öğrendik yani.
Gülden Çetinkaya
Asmin Tiyatrosu’nun oynadığı bir oyuna gitmiştim Oyun bitiminde yönetmen ve oyuncularla tanıştım.
Gruba katılmak istediğimi söyledim. Gel provaları izle dediler. 8 Mart kutlaması dolayısıyla oynanan bir oyunda ilk kez rol aldım. Simdi yeni oyun için çalışıyoruz. Daha önceleri tiyatroyla hiç alakam yoktu ama şimdi elimden geleni yapıyorum..
Devrim Varol
1996’da üniversite eğitimi için Türkiye’den gelmiştim. Bir yıl sonra biraz da tesadüfen kendimi tiyatronun içinde buldu. Öğrencilik devam ediyor ama tiyatro daha önce geliyor. Tiyatro büyük emek istiyor ama bir yıllık çalışma ve emeğin ardından oyun sergilenip izleyici ile buluştuğunda duyulan haz yetiyor. Bütün strese değiyor o an.
Faik Eser
Provaya gitmiştik elimize teksi tutuşturdular ‚bakalım yapabiliyor musunuz’ diye. Biz de bir şeyler yaptık sırf tiyatroya veremiyoruz kendimizi. Aile, geçim vb. falan hepsi bir arada zor oluyor, kendimizi tamamen tiyatroya veremiyoruz. Ama tiyatroyu çok seviyoruz, bu yüzden kopamıyoruz. Birçoğumuz özel bir eğitim almadan girdik bu işe. Kimimiz berber, kimimiz işçi. Hayatımızda yaşadığımız sorunlar sahnedeki oyunumuza da yansıyor ister istemez. 8-10 saat işe gidip ardından provalarla, dekoru tanıtımı ile uğraşmak zor oluyor.
Aynur
10 yıldır tiyatroyla ilgileniyorum. 3 çocuğum var ve onlarla ilgilenmem gerekiyor. Bazen oluyor, onları da provalara getiriyorum, burada emekliyorlar. Ama tiyatroyu çok seviyorum. Büyük keyif alıyorum.
“EN BÜYÜK SORUN KURUMSALLAŞMA”
Hamburg’da uyun yıllardır tiyatroya gönül veren ve emek harcayan sanatçıların üzerinde birleştikleri ortak sorun, Türkiyeli amatör grupların kurumsallaşma konusunda fazla bir mesafe kaydedememiş olmaları. Gerek kadro gerek mali imkansızlıklar yüzünden istikrarlı ve verimli bir çalışma yapamadıklarını söyleyen tiyatrocular arasında bu konuda farklı girişim içinde olanlar da var.
Mahmut Canbay (Mut Theater):
Türkiyeli amatör gruplar olarak bence iki önemli zorluğumuz var. Biri bizdeki tiyatro birikiminin zayıflığı. Kadrolarımız genellikle eğitimli değil, hayatın içinden geliyorlar. Alman kuruluşlarla ilişkiye geçip bu açığı kapatmaya çalışıyoruz. Ama onlarda da bize karşı bir önyargı oluşmuş. Göçmenlerin yaptığı tiyatroyu sanatsal bir çalışmadan ziyade eğitimsel ve sosyal bir aktivite olarak görüyorlar. Yani Hamburg’daki Alman tiyatro dünyasının dışındayız.
Diğer taraftan kurumsallaşma önemli bir konu. Bu işle uğraşan oyuncular olsun, yönetmenler olsun kendini geliştirme çabası vermeli. Örneğin nasıl olursa olsun bir oyun çıkarmaya çalışmak yerine 3 ay 6 ay bir kursa katılmayı tercih etmek lazım. Bazı Alman kurumların sunduğu imkanlar var bu konuda arayış içine girmek de önemli.
Ferman Karayiğit (Tiyatro Asmin)
En büyük sorun sahne sorunu. Oyun sergileme ve provalar için sahne bulamıyoruz. Mali sorunlarımız da çok ciddi. Alman tiyatrolara önemli destek sunuluyor ama biz bundan mahrumuz. Bir başka sorunumuzsa oyuncu kadromuzun tiyatro ve genel kültür bakımından yeterli olmayışı. Tiyatroyu boş zamanda yapılan bir hobi görmemek gerekiyor.
Cemalettin Zeyrek (Theatermensch)
Amatör grupların en büyük sorunu tanıtım ve izleyici ile buluşamama sorunu. Yıl boyunca bir sürü emek verilip hazırlanan oyunlar sınırlı sayıda seyirciye ulaşabiliyor. O da daha çok arkadaş akraba çevresi oluyor. Bu anlamda kurumsallaşabilmek çok önemli. Biz Theatermensch olarak kendimizi ifade edebilmenin yollarını aradık. Ben tiyatronun sadece tanıtım işleriyle uğraşıyorum. Yaptığımız işi nasıl daha geniş kesimle buluştururuz buna yoğunlaşıyorum. Tanıtım konusunda bu şekilde özel çaba sarfetmenin meyvesini de aldık. Örneğin son oyunumuzu 8 kez oynadık ve yaklaşık 1200 izleyiciye ulaştık. Yani ibr potansiyel var demek ki.
Naci Özarslan (Theatermensch)
Dünyanın her yerindeki amatör tiyatroların yaşadığı sorunları biz de yaşıyoruz. Amatör tiyatroların yeri, sahnesi yoktur, parasal sorunları vardır, eğitim konusunda eksiklikler yaşanır vb. Hamburg’da biz de bunları yaşıyoruz. Bunlar arasında kadro sorunu oldukça ciddi bence. Bir şekilde imkanlar yaratıp bir oyun çıkarabilirsiniz ama bunu oynayacak özellikte kadro olmazsa sonuca gidemezsiniz.