Bölünmeye ve ırkçılığa karşı birleşelim – daha iyi bir gelecek için
Naziler 1992 yılında, 22 kasımı 23 kasımı bağlayan gece, Schlieswig Holstein eyaletindedki Mölln şehrinde iki evi acımasızca ateşe vermişti. Yangında 51 yaşındaki Bahide Aslan, 10 yaşındaki Yeliz Aslan ve 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz yaşamını kaybetmiş, 9 kişi de yaralanmıştı. Mölln yangınının 31. yılında yaşamını kaybedenleri bir kez daha içimiz sızlayarak anıyoruz.
90’lı yıllarda, hükümetin izlediği mülteciler, göçmenler ve iltica yasaları konusunda yarattığı ortam, ilticacıların ve göçmenlerin artan sosyal sorunların nedeni olarak gösterilmesi ırkçılığın zeminini güçlendirmişti. Mölln ve Solingen yangını, Rostock’da iltica yurdunun ateşe verilmesi bu zeminde yaşandı.
Yaşanan bu katliamlar geçmişe kalmadı. Halen ırkçı saldırılar, polis ve ordu içindeki nazi ağları, polislerin işlediği cinayetler devam ediyor. Daha dün Hanau katliamı yaşandı veya Dortmund polisinin mülteci genci öldürmesi. Bunlar yargı ve polis tarafından münferit, tek olaylar olarak gösterilmeye devam ediyor. AfD gibi ırkçı bir parti parlamentolarda “demokrasi” adına oturuyor ve gün geçtikçe güçleniyor, eyalet parlamentolarında korkutucu sayıda oy alıyor.
Aynı zamanda, CDU, SPD ve Yeşiller gibi yerleşik partiler giderek daha da sağa kayıyor ve göçmenler ile mültecilere karşı ırkçı söylemlerde bulunuyor, ırkçı politikalar uyguluyor. Bu gericileşme AB Parlamentosunun tartışmalarında da bariz bir şekilde görülüyor. Aralık ayının başında AB Parlamentosu, Avrupa Ortak İltica Sisteminin (CEAS) sıkılaştırılmasını görüşecek. Bu anlaşma sistematik insan hakları ihlallerine yol açacaktır. Temel sığınma hakkının fiilen ortadan kaldırılması yakındır.
Bugün de ırkçı parti ve oluşumlar, rekor düzeyde yaşanan pahalılık ve yoksullaşmanın asıl nedeninin kapitalist sömürü sistemi olduğu gerçeğini karartmak için varlıklarını sürdürüyor, emekçileri düşmanlaştırmaya çalışıyorlar.
Mölln yangınından 31 yıl sonra ırkçılığa karşı birlikte mücadelemiz halen önemini koruyor ve bunun en temel taşı, ortak sorunlarımız için, ortak taleplerimiz için yerli ve göçmen emekçiler olarak birleşebilmektir. Savaşa ve militarizme, yoksulluk ve pahalılığa karşı mücadelenin güçlenmesi ırkçılığın zeminini zayıflatır!