İsrail devleti 7 ekimden bu yana 2.360 çocuk olmak üzere 8 binden fazla Filistinliyi katletti. Yine 5.364’ü çocuk olmak üzere binlerce insan da yaralandı. Hamas’a karşı mücadele adı altında, sivillerin yaşadığı alanları bombalamak, halkın yaşam alanlarını yerlebir etmek, çoluk-çocuk, kadın, yaşlı demeden insanları katletmek insanlık suçudur ve derhal durdurulmalıdır. Hamas’ın sivillere yönelik gerçekleştirdiği katliamı, sivil insanları rehin alarak savaşın parçası haline getirmesini onaylamak mümkün değildir. Sivillere yönelik bu katliamlar savaş ve insanlık suçudur.
Hamas rehin aldığı insanları derhal serbest bırakmalıdır. Zira, Netanyahu hükümeti yaptığı saldırılarla da aslında rehinelerin yaşamına önem vermediğini göstermektedir.
ABD ve Alman hükümetleri suça ortak oluyor!
Hamas’ın saldırıları karşısında İsrail hükümetiyle ‘sınırsız dayanışma’ ilan eden ABD ve Alman hükümeti İsrail’in saldırıları karşısında tek bir kelime etmedikleri gibi, BM ve Avrupa Birliği’nde yapılan görüşmelerde geçici ateşkes sağlanması, insani koridor açılması için yapılan önerileri bile engellemektedirler. İsrail’e sınırsız destek açıklamaları eşliğinde bölgeye ABD savaş gemileri, uçaklar, füzeler gönderiliyor ve binlerce asker yığılıyor. Savaşın bölgeye yayılması için yangına körükle gidiliyor, bölge ülkeleri tehdit ediliyor, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelere füzeler atılıyor. İsrail ve Filistin halkları üzerinden devletler kendi çıkarları için planlarla müdahil olarak, çıkar kavgası vermektedirler. Başta ABD ve Rusya olmak üzere tüm yabancı güçler bölgedeki askerlerini çekmeli, savaş ve silahlar derhal susmalı ve kalıcı çözüm için adımlar atılmalıdır. Alman hükümeti hangi gerekçeyle olursa olsun asker ve silah göndermemelidir.
Antisemitizme ve ırkçılığa hayır!
Alman hükümetinin ‘antisemitizm’ gerekçesiyle, Filistin’le dayanışma eylemlerini yasaklaması ‘antisemitizme karşı mücadeleyi güçlendirmediği gibi, ırkçılığın ve ayrımcılığın kışkırtılmasına ve demokratik hakların gasp edilmesini meşrulaştırmaya hizmet etmektedir. İsrail’de ve başka ülkelerde yaşayan Yahudi inancından insanlar İsrail hükümetinin katliamlarına ve yayılmacı politikalarına karşı sokaklara çıkıyor ve İsrail hükümetinin katliamlarına karşı çıkanların antisemit ilan edilmesinin kabul edilemeyeceğini, bu savaşın müslüman-yahudi savaşı olmadığını açıklıyorlar Bunun için Filistin halkıyla dayanışma, aynı zamanda İsrail halkıyla dayanışmanın bir parçası olmalı, barış isteyen halkların sesi güçlendirilmelidir. Kim ki sorunu müslüman-yahudi çatışmasına indirgiyorsa, bölgede işlenen suçlara ortak olmaktadır, kendi suçlarını kapatmaya çalışmaktadır..
Savaşa karşı çıkalım – Emekçilerin birliğini güçlendirelim!
Alman hükümeti ve Bild gibi basın organları savaşa karşı olan sadece müslüman inancından emekçileri değil, Alman aydınları ve emekçileri de susturmaya çalışmakta. Bazı gazeteler, İsrail’i eleştiren kişi ve kuruluşlara yönelik kampanyalar sürdürmekte. ‘İçimizdeki barbarlar’ gibi söylemlerle, toplum içinde ön yargılar derinleştirilmeye, demokrasi-insan hakları, barış gibi talepler için emekçilerin biraraya gelmesini zayıflatmaya çalışmaktalar.
Almanya’da da Filistin halkının yanında olan binlerce yahudi, hristiyan ve ateist emekçi İsrail devletinin katliamlarına karşı, Alman hükümetinin baskıcı politikalarına karşı çıkmaktadır. İlk günlerdeki yasaklamalara rağmen son günlerde onbinlerce insan sokaklarda savaşın durması için Filistin halkıyla dayanışma içinde. Federal ve eyalet hükümetleri yürüyüş-gösteri ve düşünce özgürlüğünü kısıtlamaktan derhal vazgeçmelidir. Bugün katliamlara karşı çıkanlar, aynı zamanda antisemitizme, yabancı düşmanlığına da karşı çıkıp bu güçlerle birleşebildiği ölçüde, Filistin halkının kazanmasına ve özgür olmasına katkıda bulunulabilir.
Yerli ve göçmen tüm emekçiler olarak;
Savaşın derhal durması, insanı yardımların acilen ulaşması, Gazze kuşatmasının derhal son bulması, rehinelerin derhal serbest bırakılması ve 1967 sınırları içerisinde iki devletli çözüm için adımlar atılması mücadele edelim!