Türkiye’de yaklaşık 12 bin TEKEL işçisi ve aileleri, 15 Aralık’tan bu yana işleri, aşları ve gelecekleri için Türkiye’nin dört bir yanında mücadele ediyor. “Ölmek var, dönmek yok”, diyerek Ankara’ya gelen işçilere, güvenlik güçlerinin üzerlerine tazyikli su sıkarak, gaz bombaları atarak nasıl saldırdıklarını televizyon ekranlarında gördük. İşçiler Ankara’da Abdi İpekçi Parkı’nın buz gibi sularına girip, “Bu ekmek kavgasıdır Ne yaparsanız yapın dönmek yok!” dediler. Üzerlerine kefenleri giyip, “Bizim buradan ancak ölümüz çıkar” yanıtı vererek mücadelelerine devam ediyorlar.
Birkaç sene önce TEKEL işletmelerinin Amerikan-İngiliz ortaklığındaki bir şirkete satılması sonucu çalışma olanakları yok edilen işçilerin mevcut hakları, hükümet tarafından gasb edilmek isteniyor. İşçiler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/C maddesine istinaden başka kurumlara aktarılmak isteniyor. Bu madde; halen kamu işçisi olarak iş güvenceleri, ikramiyeleri, ortalama 1.200 lira maaşları olan işçilerin, mevcut ücretlerinin yarısına yakın bir ücretle, her yıl yenilenecek (veya yenilenmeyecek!) 10 aylık sözleşmelere mahkum edilmeleri anlamına geliyor.
En doğal haklarını korumak için mücadele eden işçilere, hükümet bir yandan güvenlik güçleriyle, diğer yandan da kamuoyunu yanıltmak için demogojik söylemlerle saldırıyor. İşçilerin bu haklı mücadelesi sadece Türkiye’nin dört bir yanından değil, uluslararası da geniş destek buluyor. AKP Hükümeti’nin mağdur ettiği diğer işkollarındaki işçiler, eski özelleştirme mağdurları, üretim imkanları ellerinden alınan üretici köylüler, grev ve toplu sözleşme hakları tanınmayan kamu emekçileri, yıllarını verdikten sonra üç kuruşa mahkum edilen emekliler, TEKEL işçilerini destek eylemleri düzenliyor. İşçilerin kararlılığı, halkın onlarla dayanışması, Türk-İş’i bile harekete geçirdi. Aylardır toplanmayan Başkanlar Kurulu toplandı, belki de Türk-İş tarihinde bir ilke imza atarak, “sürekli eylem” kararı aldı.
Bugün TEKEL işçilerinin mücadelesi sadece kendilerinin özlük haklarıyla da sınırlı değil. En önde kadınların yürüdüğü bu mücadele, aynı zamanda kıdem tazminatlarının gaspına, sefalet ücretini geçmeyen asgari ücrete, yeniden getirilmek istenen kiralık işçilik uygulamasına, iş kazalarına, iş güvencesizliğine, eczanelerin kapılarına kilit vurulmak istenmesine, giderek artan harçlarla paralı hale gelen eğitim sistemine dönüştü.
Daha iyi bir geleçek için mücadele eden işçilerin, emekçilerin en önemli silahı kendi aralarındaki dayanışmadır. Özellikle kapitalist krizin gün geçtikce derinleştiği, işsizliğin, yoksulluğun herkesi tehdit ettiği bir ortamda işyerlerini korumak için, daha iyi yaşam koşulları için mücadele edenlerin bu dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacı bulunmaktadır.
TEKEL işçilerinin kazanması, sadece Türkiye’deki işçilerin kazanımı olarak kalmayacaktır.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak, tüm işçileri, sendikacıları, demokratik kurum ve kuruluşları TEKEL işçileriyle dayanışmaya çağırıyoruz! Çok zor koşullarda mücadele eden işçilerin yanında olalım! Dayanışma mesajları gönderelim, maddi yardım toplayarak işçilere ulaştıralım.Mesajlari info@didf.de ye yada doğrudan Tek-Gıda İş sendikası üzerinden bilgi@tekgida.org.tr Tekel işçilerine ulaştırabilirsiniz. Maddi yardımlarınızı aşağıda belirtilen kontoya gönderebilirsiniz.
Kontoinhaber: DIDF, Konto: 319683509, BLZ: 370 100 50 Postbank Köln
Stichwort: “TEKEL-Streik”