Türkiye’de bir süredir işçi sınıfına, emekçilere, kamu çalışanlarına, Kürtlere, Alevilere ve diğer azınlıklara yönelik sürdürülen baskı ve sindirme politikası, 28 Eylül günü 12 televizyon ve 11 radyo kanalının kapatılması, mallarına el konulmasıyla yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de Fransa’ya baskı yapılarak yurtdışından yayın yapan Mednuçe televizyonunun da kapatılması sağlanmıştır.
Sözde 15 Temmuz’dan sonra Gülen Cemaati’ne karşı başlatılan süreç gelinen aşamada Cemaat’le hiç alakası olmayan, hatta ona karşı mücadele eden ilerici, demokrat, Alevi ve Kürt kurum ve kuruluşlarına dayanmıştır. Bu baskı ve sindirme politikasının asıl amacı, AKP/Erdoğan politikalarına karşı çıkan toplumsal muhalefet ve onun sesi olan meyda kuruluşlarını susturmak, tek sesin hakim olduğu bir ülke kurmak olduğu açıktır.
AKP/Erdoğan çizgisinden başka hiçbir görüşe hayat hakkı tanımama anlamına gelen bu yasaklamalar, baskınlar, ekran karartmalar açıktır ki ancak otoriter-faşist baskıcı rejimlerde mümkündür.
Bu nedenle aralarında gerçekleri ekrana getiren İMC, Hayatın Sesi gibi kanalların da olduğu televizyonların susturulması Türkiye’de basın ve düşünce özgürlüğüne vurulmuş büyük bir darbedir. Ve öyle görünüyor ki, bu darbeden güç alan AKP/Erdoğan rejimi bundan sonra da saldırılarına devam edecektir.
Bu baskı sadece televizyon ve radyolara yapılmış bir saldırı değil aynı zamanda halkın haber alma hakkına yönelik büyük bir saldırıdır. En temel haklardan biri olan haber alma hakkı ortadan kaldırılmış, tek sese biat etme dayatılmıştır.
Basına yönelik son yılların en büyük saldırısına karşı Almanya ve AB, bugüne kadar net ve açık bir tutum takınmamış, adeta gelişmelere seyirci kalmıştır. Erdoğan ile yürütülen kirli pazarlıklar sonucunda onun kurduğu otoriter rejime açıkça göz yumulmakta, destek verilmektedir.
Türkiye’de basına ve aydınlara yönelik baskılar ve kapatmaları biz Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler olarak büyük bir endişeyle izliyoruz. Bu nedenle öncelikle Alman hükümetinin ve demokratik kamuoyunun baskılar karşısında sessiz kalmamasını, açık tavır alarak tepki göstermesini talep ediyoruz.
Gerçeklerin üzerini kapatmak için basına yapılan baskınları ve yasaklamaları kınıyor, kapatılan televizyon ve radyoların yanında olduğumuzu ilan ediyoruz. Gerçeklerin üzeri, dayanışma, mücadele var oldukça karartılamayacaktır. Federasyon olarak tek ses dayatmasına karşı sessiz kalmayacağımızı ilan ediyoruz.
DİDF YÖNETİM KURULU