Başta ABD olmak üzere NATO üyesi ülkeler, aylardır Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini ifade ederek, Rusya’ya karşı sürekli tehditler savuruyor. Rusya’nın olası bir işgale karşı her türlü yaptırıma hazır olması gerektiği, NATO ve dostlarının tek bir ağızdan gereken cevabı vermeye hazır olduğu ifade edilmekte. Yalan-yanlış haberler ve iddialarla Avrupa halkları savaş olasılığına karşı hazırlanmakta. Ocak ayı içerisinde ABD-Rusya, Rusya-NATO, Rusya-AB temsilcilerinin yaptığı görüşmelerde sorunu çözmeye değil, esas savaş kışkırtıcılığının aracı olarak kullanıldı. Almanya’da Kuzey Akımı 2 (Nord Straem 2) ile ilgili tartışmalarda da olduğu gibi, değişik sermaye gruplarının çatışma ve kışkırtmayı fırsata çevirme girişimlerini de güçlendirdi.
Devlet kurumlarında savaş kışkırtıcılığına karşı çıkan, resmi politikadan farklı düşünenler üzerinde baskılar da artırılarak tasfiye edilmektedir. Alman Deniz Kuvvetleri Komutanının ‘Rusya düşman değil, Çin’e karşı ittifak gücümüz olmalıdır’ şeklindeki açıklamasına bile tahammül edilmedi, koramiral istifa etmek zorunda kaldı.
Barış için NATO dağıtılsın!
Emperyalist ülkeler arasında derinleşen rekabet, pazar ve hakimiyet kavgası, bir yandan ekonomik ambargolar ve Irak ve Suriye’de olduğu gibi işgal ve savaşlarla, diğer yandan silahlanma ve askeri tatbikatla, savaş birliklerini güçlendirme ve genişletmekle devam etmekte. Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde NATO, eski Doğu Bloku ülkelerini hiçbir zaman üye olarak almayacağı sözünü tutmayarak, Rusya’yı dört bir yandan kuşatmaya, Rusya da pazarlarını koruma ve kuşatmayı püskürterek yeni alanlar elde etmeye çalışmaktadır. Sorun ne insan hakları ne de ülkelerin bağımsızlığıdır. Emperyalistlerin pazar ve egemenlik kavgasıdır. Bugün Ukrayna’nın işgaline karşı olduklarını açıklayan NATO ülkeleri, Afganistan, Irak, Suriye gibi ülkeleri işgal edenlerdir. NATO bu işgallerde, katliamlarda en önemli aracıdır. Bunun için genişlemesi değil, dağıtılması gerekir. Yine insan haklarını bahane eden ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri, başta kendi ülkelerindeki insan haklarını yok saymaktadırlar. Amaçları, kendi ülke haklarının nezdinde ‘düşmanlar’ yaratarak halklarını egemenlik kavgalarında peşlerine takmaktadır.
Rusya da sorunları diyalog yerine askeri güçle çözmenin yoluna başvurmaya devam ediyor. Komşu ülkelere yönelik askeri tehdidin öncelikli politika haline getirdiği görülüyor. Bu nedenle başta Ukrayna olmak üzere hiç bir ülkenin herhangi bir nedenle işgal edilmesi ya da işgalin planlanması asla kabul edilemez.
Silahlanmaya ve silah satışlarına son verilmelidir!
Dünya genelinde devam eden silahlanma yarışı tüm hızıyla devam etmektedir. Silahlanmaya ayrılan bütçeler 10 sene içerisinde yüzde 100’den daha fazla artarak 1 trilyon 917 milyar dolara ulaştı. Silahlanmada ABD, 800 milyar dolarla başı çekerken, tüm NATO ülkeleri de her sene gayri safi hasılanın yüzde 2’si oranında silahlanma giderlerini artırmaktadır. Rusya’nın silahlanmaya ayırdığı bütçe ise 65 milyar dolar civarında.
Almanya da silahlanmaya hız veren ülkelerin başında geliyor. Şu anda 45 milyar olan giderlerin, 2024 senesine kadar 75 milyara ulaşması planlanmaktadır. Yeni kurulan Scholz hükümeti de silahlanmayı tüm hızıyla devam ettirecek, seçim kampanyası döneminde karşı olduklarını açıkladıkları birçok yeni silah alımını ve satışını onayladı. Almanya silahlanmaya en fazla bütçe ayıran ülkeler yarışında 7. sırada yer alırken, silah satış sırasında 4. sırada. Alman Anayasası’na göre savaş ve kriz bölgelerine silah satmak yasak olmasına rağmen bu bölgelere silah satışları tüm hızıyla devam etmekte. Ukrayna’da NATO ülkeleri tarafından sürekli silahlandırılmakta. ABD, İngiltere ve Türkiye gibi ülkeler açıktan silah gönderirken, Alman hükümeti de savunma silahı adı altında silah göndermeye hazırlanmaktadır.
Barış talebini güçlendirelim!
Savaş ve silah satışlarından en fazla zarar gören, dünya halkları, işçiler ve emekçilerdir. Savaşı kışkırtanlar, emperyalist ülkeler, zenginler ve silah tekelleridir. Savaş ve silahlanma, sadece savaşın olduğu ülkede yıkıma neden olmamakta, savaşın destekçisi ve yürütücüsü ülkelerde de halklar bundan zarar görmektedir. Savaş ve çatışmalar da ancak işçi ve emekçilerin dayanışması, ortak mücadelesi ile önlenebilir.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak herkesi silahlanmaya ve savaş hazırlıklarına karşı mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyoruz. Emperyalist ülkelerin pazar kavgasının, silah tekellerinin kar hırsının bedelini halklar ödememelidir. Halkların karşı karşıya getirilmesine karşı çıkarak, halkların kardeşliğini güçlendirelim!
-
Ukrayna üzerinden devam eden savaş kışkırtıcılığı, provokasyonlar, derhal durdurulmalıdır!
-
Ukrayna ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinin silahlandırılmasına son verilmeli.
-
Rusya, Ukrayna’yı tehdit politikasından vazgeçmeli.
-
Başta ABD olmak üzere tüm emperyalist ülkelerin başka ülkelerde bulunan askeri üstleri kapatılmalı, askerler geri çekilmelidir!
-
‘Defender ‘ adıyla her sene tekrarlanacağı ifade edilen NATO tatbikatlarına son verilmelidir!
-
Silahlanmaya ayrılan bütçeler dondurulmalı, bu bütçeler yoksulluğa karşı mücadele için harcanmalıdır!
-
Silah satışları yasaklanmalıdır!
-
Atom silahlarının yasaklanması anlaşmasının gerekleri yerine getirilmeli, Avrupa ve Rusya atom silahlarından arınmalıdır!
-
NATO gibi savaş örgütleri dağıtılmalı, Avrupa Askeri Birliği oluşturma girişimlerinden vazgeçilmelidir!
-
Hiçbir ülke başka bir ülkenin içişlerine, demokrasi ve insan hakları gibi kavramların arkasına saklanarak müdahale etmemelidir!
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)
Yönetim Kurulu
24.01.2022