20 yıl önce “terörle mücadele” adı altında Afganistan’ı işgal edip savaş alanına çeviren ABD, Almanya, İngiltere, Fransa… gibi emperyalist ülkeler bugün geride yıkılmış bir ülke bırakarak askerlerini geri çekmelerinin ardından, şimdi elçilik personelini ve vatandaşlarını bu ülkeden çıkarma seferleri düzenliyorlar. İşgale gerekçe olarak gündeme getirdikleri, demokrasi, kadın hakları, basın özgürlüğü gibi gerekçeleri ise hep birlikte unuttular.
Radikal dinci Taliban’ın, ABD ile yapılan pazarlıkların ardından 20 yıl sonra yeniden iktidara gelmesi, savaş ve işgal kararlarının ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha göstermiştir. 20 yıllık işgal, Afganistan halkının sorunları azaltma yerine katlayarak arttırmış, halkın radikal dinci-şeriatçı zihniyete karşı yeni bir seçenek yaratması mücadelesini de boşa çıkarmıştır.
NATO güçleri 20 yıl önce Afganistan’ı bombalarken, dünyanın dört bir yanında gençler, kadınlar, savaş karşıtları, işgalin çözüm olmadığını haykırıyordu. Bu temelde yüzbinlerce insanın katıldığı mitingler ve gösteriler yapıldı. Ancak, dönemin hükümetleri bu sese kulak verme yerine savaş propagandası yapmaya devam ettiler Daha sonra da on binlerce yabancı askeri Afganistan’a gönderdiler. Kendi ülkelerinde eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi temel alanlarda kısıtlamalar yaparak, Afganistan’daki işgale ve savaşa bütçeler ayırdılar. Bugün yaşananlar sokakta yükselen sesin ne kadar doğru ve haklı olduğu tartışmasız bir şekilde kanıtlanmıştır.
İşgalde en fazla ısrar eden ülkeler arasında Almanya da vardı. Dönemin SPD-Yeşiller hükümeti kayıtsız-şartsız ABD’nin savaş planlarına destek vererek hem bombalamaya katıldı, hem de ABD’den sonra Afganistan’a en fazla asker gönderen ülke oldu. Bu nedenle Afganistan’da yenilen, iflas eden ülkelerin başında Almanya da geliyor.
Geçmişte Afganistan konusunda yanlış kararlar alan ve hayata geçiren hükümet bugün bir özeleştiri yapma yerine benzer bir yanlış tutumu sürdürmektedir.
Radikal dinci, şeriatçı ve terör örgütü olarak kabul edilen Taliban’ın 20 yıl sonra yeniden iktidara gelmesi açıktır ki, demokratik hak ve özgürlüklere, kadın haklarına vurulmuş bir darbedir. Bu şeriatçı örgütün iktidarda olduğu bir ülkede farklı düşüncelere ve yaşam tarzına sahip olanlara yaşam hakkı tanınmadığı biliniyor. Buna rağmen Federal Hükümet elçilik görevlileri ile Alman vatandaşlarının yanı sıra az sayıda Alman ordusuyla birlikte çalışan Afgan vatandaşını getirmenin derdinde. İşgalci politikaların ve emperyalist hesapların kurbanı olan ve şimdi de hayatı tehlikede olan milyonlarca Afgan’ın ne olacağı, Almanya ve diğer ülkelerin umurunda değil. Bu utanç verici bir yaklaşımdır ve yüzbinlerce insanın göç yollarına sürüklenmesinin sorumlusu emperyalist ülkelerin kendileridir.
Şeriat rejimi altında hayatı tehlikede olan başta kadın ve çocuklar olmak üzere herkese, yaşam hakkı için öncelikle işgalci ülkeler tarafından sığınma hakkı tanınmalıdır. Almanya ve diğer AB ülkeleri de bu konuda sorumluluklarını yerine getirmelidir. ‘Yeni bir mülteci dalgasını engelleme’ gibi ırkçı-gerici tartışmalara son verilerek, sorumluluğu İran-Pakistan-Türkiye gibi ülkelerin üstüne yıkma girişimlerinden vazgeçmelidir.
Alman hükümeti, sadece Afganistan’da değil, dünyanın diğer bölgelerindeki savaş ve işgal politikalarına son vermeli, yurtdışına gönderilen Alman askerleri derhal geri dönmelidir. Demokratik bir Afganistan için şeriatçı güçlerle bütün bağlantılar kesilmeli, ekonomik, siyasi ve askeri ilişkiler derhal kesilmelidir.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)
Yönetim Kurulu
Köln, 16.08.21