Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) 18 Haziran Cumartesi günü Ruhr bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Essen’de Türkiye’den Almanya’ya göçün 50. yılı dolayısıyla Emek Şenliği düzenledi. Türkiyeli ve Alman sanatçılar ve konuşmacıların katıldığı şenlikte, “Birlikte güçlüyüz” ve “Emekçilerin uluslararası dayanışması” şiarları öne çıktı.
Almanya’nın değişik kentlerinden gelen 8 binden fazla kişinin Essen Grugahalle’de katılığı etkinlikte konuşan DİDF Genel Başkanı Hüseyin Avgan, Almanya’ya göçün ilk yıllarında büyük acılar çekildiğini, özlemler duyulduğunu ifade ederek, “Ama aradan geçen zaman içinde hem bu ülke değişti hem de biz değiştik. Bir süre kalıp dönmek için geldiğimiz bu ülkenin parçası haline geldik. Ne ırkçı-ayrımcı yasalar, ne de din ve etnik kimlikler üzerinden kışkırtmalar hayatın akışını değiştirdi. Bir çok sıkıntıya rağmen aynı işi, aynı okulu, aynı kaderi paylaştığımız Alman emekçileriyle kardeşlik adına, sınıfın birliği için önemli adımlar attık” dedi.
Avgan, DİDF’in yıllardır Türkiye kökenli işçi ve emekçilerle Alman emekçileri arasında her türden haksızlığa ve ayrımcılığa karşı ortak mücadele yaratmaya çalıştığını ifade ederek, etkinliğe katılan bütün emekçileri bu çabaya destek vermeye, DİDF’e bağlı bölge derneklerine üye olmaya, örgütlenmeye çağırdı.
Almanya’nın en büyük sendikası Birleşik Hizmet Sendikası (Ver.di) Genel Başkanı Frank Bsirske de yapığı konuşmada, DİDF’in Türkiyeli işçilerin sorunlarını sosyal temelde savunan bir örgüt olduğunu yıllardan beri yakından takip ettiklerini ifade ederek, göçmenlerin sendikalar içerisinde daha etkili bir şekilde temsil edilmesi gerektiğini dile getirdi. Bsirske, ayrıca sendikaların göçmenlerin en temel hakları olan seçme seçilme, çifte vatandaşlık gibi temel haklarına daha etkili bir şekilde sahip çıkması gerektiğini sözlerine ekledi.
Almanya Kültür Konseyi Başkanı Max Fuchs, Sol Parti Kuzey Ren Vestfalya Parlamentosu Grup Başkanı Wolfgang Zimmermann, DİDF üyesi Federal Parlamento Milletvekili Sevim Dağdelen ve DİDF Gençlik temsilcisi Yusuf As da şenlikte yaptıkları konuşmalarda ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı halkların kardeşliği ve dostluğunun güçlendirilmesi çağrısında bulundular.
BOLK COŞKUSU ALMANYA’DA
Emek Şenliği’nde, Türkiye’de bir hafta önce yapılan genel seçimlerde Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun başarısı da selamlandı ve bu büyük bir coşku yarattı. Şenliğe katılan İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel yaptığı konuşmada, işçi sınıfı ile Kürt halkının kader birliği yaptığını, bloğun başarı getirdiğini seçim sonuçlarının da açık bir şekilde bunu ortaya koyduğunu söyledi. Konuşması sık sık alkış ve “yaşasın halkların kardeşliği”, “yaşasın uluslararası dayanışma” sloganlarıyla kesilen Tüzel, “Şimdi kazandığımız bu başarı üzerinden bizi yeni görevler ve sorumluluklar bekliyor. Kürt kalkının dilinin, kültürünün ve kimliğinin özgür olduğu demokratik bir Türkiye kurmaya kararlıyız. Bu nedenle seçimler dolayısıyla kurduğumuz güç birliğine bundan sonra genişleterek devam edeceğiz” dedi.
Daha önce de DİDF’in pek çok etkinliğine katıldığını ifade eden Tüzel, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerden dayanışma beklediklerini sözlerine ekledi.
ZENGİN KÜLTÜREL PROGRAM
Emek Şenliği’nde yapılan konuşmaların yanı sıra zengin bir kültürel program sergilendi. DİDF’e bağlı derneklerde sürdürülen çalışmalar da sahnelendi. Köln derneğinde çalışma yapan gençler müzikle, Berlin derneğinde çalışma yapan gençler tiyatroyla, Nürnberg derneğinden ise çocuklar halk oyunlarıyla seyircilerin karşınına çıktı. Haluk Levent, Şevval Sam, Aynur Doğan ve Evo 2 grubu şarkı ve türküleriyle izleyicilere birbirinden güzel anlar yaşattılar.
Ayrıca Almanya’da tanınan kaberatistler Muhsin Omurca ve Fatih Çevikkollu’nun, Almanya’da yerli ve göçmenler arasındaki ilişkileri, Türkiyelilerin yaşadıklarını konu edinen stand upları da büyük beğeni topladı.
ETKİNLİKTE YAPILAN KONUŞMALARDAN
Hüseyin Avgan (DİDF Genel Başkanı): İşçileri ve emekçileri, dini ve etnik temelde bölen her türden politikayı reddediyoruz. İnsanların inanç, kültür ve yaşam biçimi konusunda nasıl davranacaklarının empoze edilmesini, sırf etnik kökeni yüzünden belli kalıplara konulmasını, din, vicdan ve düşünce özgürlüğüne müdahale edilmesini asla kabul etmiyoruz. Hangi dilden, hangi dinden olursa olsun, işçilerin emekçilerin asıl kimliğini oluşturan sosyal konumudur. Hepsini alın terleri birleştirir. Farklı etnik, dini, kültürel kökenden gelmiş olmanın, emekçilerin kimliğinde birleşmeyi bir engel teşkil etmediği, Türkiyeli işçilerin Almanya’daki 50 yıllık tarihi açık bir şekilde kanıtlamıştır.
…
Hepimiz düne göre daha farklı davranmak, daha fazla atılgan, daha fazla dayanışmacı, daha fazla birleştirici olmak zorundayız. Kimse “ben olmazsam da olur” diye düşünmesin. İşsizliğin, yoksulluğun, ırkçılığın, savaşların olmadığı bir yaşamı inşa etmek için, birbirimize ihtiyacımız var.
Abdullah Levent Tüzel (İstanbul Milletvekili): Seçimlerde Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu olarak elde ettiğimiz başarıyı bundan sonra da sürdüreceğiz. Türkler, Kürtler, ezilen milliyetler, ezilen inançlar, ezilen kadınlar, ezilen gençler, aydınlar ve demokrasi güçleri olarak güçlerimizi daha demokratik ve özgür bir Türkiye için birleştireceğiz. Böylece Türkiye yeni bir siyaseti görecek, halkın gerçek siyasetini görecek.
Türkiye’de elde ettiğimiz başarıyı sizlerle paylaşmaktan mutluyuz. Bundan sonra da aramızdaki birlik ve dayanışmayı güçlendireceğiz. Alman işçi sınıfı ve buraya göç eden Türkiye kökenli göçmen emekçilerle uluslararası dayanışmamız bundan sonra da devam edecek ve sizlerden aldığımız destek ve güçle daha demokratik bir Türkiye kurmaya kararlıyız. Hep birlikte dünya işçi sınıfının kazanması için, enternasyonalizm için, ortak görevlerimiz için başarılarınızın devamını diliyorum.
Sevim Dağdelen (Federal Parlamento Milletvekili): Bu toplumda asıl çatışma ve çelişki Almanlar ile göçmenler, işi olan olmayan, kültürler, dinler ve kökenler arasında değildir. Asıl çatışma işverenlerle düşük ücretle çalıştırılanlar arasındadır. Asıl çatışma aşağıdakiler ile yukarıdakiler, yani zenginler ile yoksullar arasındadır.
Almanya’da olduğu gibi dünyada da insanlar savaşların sürdürülmesi ve yeni savaşların açılması için iyiler ve kötüler, değersizler ve değerliler olarak bölünüyor. Bir Afganlının, bir Pakistanlının, bir Iraklının ya da bir Filistinlinin değeri bir Alman askerinin yanında hiç sayılıyor.
Egemenler bu yüzden savaşlar için toplumları sürekli bölüyorlar. Biz ise yeni savaşlara, milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Wolfgang Zimmermann (Sol Parti NRW Meclis Grubu Başkanı): Uzun süre bu ülkenin bir göç ülkesi olduğu gerçeği kabul edilmedi. Bugün bile bazı partiler göçmenlerin bir gün ülkelerine geri döneceğini ileri sürüyor. Halbuki bugün üçüncü değil dördüncü kuşaktan söz ediyoruz ve bu göçmenler halen de haksızlığa uğruyor. DİDF gibi mücadeleci örgütlerle yıllardır hükümetin neoliberal politikalarına mücadele ediyoruz ve bundan sonra da mücadelemizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Yaşasın uluslararası dayanışma.