Avrupa’da son aylarda, AB ülkelerine ulaşan binlerce mültecinin gelmesinin önlenmesi ve AB dışına nasıl gönderilecekleri konusunda sağ popülist ırkçı tartışmalar yoğunlaştı. AB içişleri bakanlarının üzerinde anlaşmaya vardığı ve AB parlamentosunda karara bağlanacak olan yasal değişiklikler, sözde ‘demokrasinin ve insan haklarının beşiği’ denilen Avrupalılar için utanç vericidir ve asıl olarak mültecilerin neden geldiklerinin üstünü örtmektedir.
Sosyal demokratlar ve yeşillerden, liberal ve ırkçı partilere kadar geniş bir kesimin ortaklaştığı tartışmaların içeriği insani değerlerden uzaktır ve de ırkçılığı güçlendirmektedir.
DİDF olarak bu politikaları kınıyor ve herkesi sağ popülüst ırkçı tutumlara karşı tavır almaya çağırıyoruz!
Mültecilere karşı değil, mülteciliğin nedenlerine karşı mücadele edelim!
AB’ye mülteci akımı olan ülkeler Suriye, Afganistan, Pakistan ve Türkiye gibi otokratik rejimlerin sürdüğü, Ukrayna, İran, Irak, Somali gibi savaşların ve bölgesel çatışmaların devam ettiği ülkelerdir. Afrika’da olduğu gibi, batılı devletlerin yıllardır en değerli yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürerek ülke halklarının açlığa ve yoksulluğa mahkum edildiği, azami kar hırsıyla doğasının katledildiği, artan su baskınları ve yangınlar nedeniyle yaşam alanlarının yok edildiği ülkelerdir.
Dünyadaki mülteci sayısı bunun için rekor düzeydedir ve 108 milyon insan evini-ülkesini terketmiştir. İnsanların yollara düşmesinin nedenleri, 2 trilyonu aşarak rekor düzeye ulaşan dünya silah ticaretinden bağımsız değildir. Almanya’da SPD, Yeşiller ve FDP koalisyon hükümeti de dünyadaki egemenlik kavgasında güçlü olmak için silah ticaretini büyütmekte, dünyanın pek çok ülkesine silah ve asker göndermektedir. Bu silahlar o ülkelerin halklarına yöneltilmektedir.
Mülteciliğin son bulması için otokratik gerici rejimleri desteklemekten ve işbirliği politikalarından vazgeçilmeli, silah satışları yasaklanmalı, dış ülkelere asker göderilmemelidir! Savaş ve sömürü politikalarından vazgeçilmelidir!
DİDF olarak çağrımız; mültecilere karşı değil, mülteciliği her gün büyüten kapitalist sistemin politikalarına, onun ürettiği savaşlara, silah satışlarına karşı mücadelenin büyütülmesidir!
Mültecilere karşı kampanya ırkçılığı güçlendiriyor!
Avrupa Birliği, Akdeniz’de ordunun-donanmanın devreye sokulmasını, sınır koruma polisi Frontex’in güçlendirilmesini, sınırlarda hapishaneler kurulmasını ve hatta ölümle karşı karşıya kalan mültecileri kurtarma gemilerine ödenen paraların iptal edilmesini tartışmaktadır.
İtalya’nın faşist Başbakanı Giorgia Meloni atılacak adımlar konusunda AB’ye ‘öncülük’ etmektedir! AB Komisyon Başkanı von der Leyen de İtalya’ya her türlü desteğe hazır olduklarını açıklamıştır. 2023 yılında bugüne kadar 3 bine yakın insan yaşamını katbetmiştir ve planlananlar uygulanırsa insanlar gözler önünde ölüme terkedilecek, denizlerden cansız bedenler toplanacaktır.
Alman hükümeti de aynı politikaların ortağı durumundadır. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Başbakan Olaf Scholz, Cumhurbaşkanı F. W. Steinmeier ve hatta eski Cumhurbaşkanı Gauck’un ‘Almanya’nın mülteciler için yükünün sınırda’ olduğu açıklamaları, halk arasında mültecilere karşı düşmanlığı körüklemektedir. SPD, Yeşiller ve FDP aynı politikada birleşmekte, neredeyse AfD’ye söyleyecek söz bırakmamaktadırlar. Irkçılıkta artık mantıklarını da bir yana bırakmanın örneğini ise, uygulamalardan hiç haberi olmayan ve ‘Mülteciler sağlık kartlarını alıp diş doktorunda dişlerini yaptırırken, Almanlar randevu alamıyor’ diyen CDU Başkanı F. Merz oluşturmuştur.
Demokratik bir birey hakkı olan mültecilk hakkının yok edilmesi anlamına gelen bu sağ popülist-ırkçı politikaların asıl nedeni, bir yandan ırkçılık yarışında oy kazanmak kaygusu iken, diğer yandan pahalılık ve enflasyonun büyütttüğü yoksulluk ve sosyal sorunların giderek daha da arttığı günümüzde emekçileri sahte ‘düşman’ ve sahte ‘sorunlarla’ oyalamak, sorunların gerçek nedenlerinin üstünü örterek halkı daha da yoksullaştıran politikalarını hedef olmaktan çıkarmaktır. Asıl amaçları, emekçilerin ortak sorunları etrafında birleşmelerinin önüne de set çekmektir. Mültecilere karşı bu saldırgan ve ırkçı politikalardan derhal vazgeçilmelidir!
Yerli-göçmen tüm emekçiler olarak bizleri düşmanlaştırıp bölmeyi amaçlayan ırkçı mülteci politikalarına karşı sessiz kalmayalım!