Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), Solingen Katliamı’nın 20. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, aradan geçen bunca zamana rağmen Almanya’da ırkçı örgütlenmelere karşı ciddi bir mücadelenin yürütülmediği ve o dönemlerde ortaya çıkan istihbarat-Neonazi bağlantısının daha sonra NSU cinayetlerine yol açtığına dikkat çekti.
DİDF Yönetim Kurulu tarafından Solingen Katliamı’nın 20. yılı dolayısıyla yapılan açıklamada şöyle denildi:
29 Mayıs 1993’de Solingen’de Genç Ailesi’ne ait evin Neonaziler tarafından ateşe verilerek Hülya Genç, Gülistan Öztürk, Hatice Genç, Gürsün İnce ve Saime Genç’in katledilmesinin üzerinden tam 20 yıl geçti. Katliamın 20. yılı dolayısıyla Genç Ailesi’nin fertlerini bir kez daha anıyoruz.
Aradan bu kadar uzun bir süre geçmesine rağmen ne yazık ki, Almanya’da yeni Solingenleri önleyecek ırkçılığa ve yabancı düşmanlığını geriletecek ciddi adımlar atılamamıştır. Bu insanlık dışı cinayetin gerçekleştirilmesine o dönem göçmenlere, sığınmacılara yönelik estirilen kampanyanın neden olduğu biliniyor. Bugün de basın ve siyasetçiler tarafından göçmenler ‘tehlike’ olarak gösterilerek kriminalize ediliyor.
20 yıl önce göçmenlere karşı düşmanca açıklamalar, kampanyalar daha çok marjinal Neonaziler tarafından yapılırken, günümüzde artık bu açıklamaları Sarrazin, Friedrich gibileri yapıyor. Etnik ve dini köken farklılıkları öne sürülerek toplumu kutuplaştırma çabaları artmış bulunuyor.
Benzer bir durum Neonaziler ile istihbarat örgütleri arasındaki bağlantı açısından da söz konusudur. 20 yıl önce cinayete karışan dört Neonazi’den üçünün Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Anayasayı Koruma Örgütü hesabına çalışan Bernd Schmidt’le (“Deutschen Hochleistungskampfkunstverbandes“) bağlantılılı oldukları bilinmesine rağmen, olayın arka perdesi araştırılmak yerine üstü kapatıldı.
Eğer, Solingen Katliamı’nda istihbarat örgütlerinin önceden haberdar olup olmadığı kesin olarak açığa çıkarılabilseydi ve hesap sorulabilseydi, belki de ırkçı terör örgütü NSU tarafından 7 yıl boyunca seri cinayetler işlemesi bu kadar kolay olmayacaktı….
Bu nedenle 20 yıl önce açığa çıkan Neonazilerle istihbarat örgütleri arasındaki bağlantıya göz yumanlar, yeni katliamların yapılmasına da göz yummuştur.
Keza, NPD başta olmak üzere ırkçı parti ve örgütler halen devletten aldığı yardımlarla insanlık dışı faaliyetlerine devam etmektedirler.
Solingen Katliamı, aynı zamanda bu ülkede güçlü bir antifaşist geleneğin var olduğunu da gösterdi. Katliama karşı ülke genelinde yükselen tepkiler bugün de sürüyor. Neredeyse her hafta sonu bir kentte Neonazilere karşı protesto ve gösteriler yapılıyor.
20 yıl önce Solingen’de ırkçılığa karşı anti-faşist güçlerle birlikte yer alan Federasyonumuz, kurulduğu günden bu yana ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve sosyal kısıtlamalara karşı Alman emekçileriyle birlikte mücadele ediyor ve daha fazla Türkiye kökenli göçmeni bu mücadeleye çatmanın çabasını veriyor. Çünkü, bu ülkede aydınlık yarınların ancak yerli ve göçmenlerin birlikte mücadelesiyle mümkün olabileceğine inanıyoruz. Çünkü ancak bunu gerçekleştirebildiğimiz takdirde, yeni Solingenlerin önüne geçebiliriz.
1 Haziran’da Essen’de Grugahalle’de yapacağımız ve yaklaşık 8 bin kişinin beklendiği etkinliğimiz de Solingen ve Sivas katliamlarının 20. yılında bir kez daha ırkçılığa karşı ortak bir mesaj vermeyi amaçlamaktadır.
Bu ülkede Solingenlerin olmaması için;
– Bütün Neonazi-ırkçı örgütler derhal yasaklansın!
– Neonazilerle istihbarat örgütleri arasındaki ilişkiler açığa çıkarılsın, hesap sorulsun!
– Yerli ve göçmenler arasında önyargıları körükleyen açıklamalara son verilsin!